Toplum olarak, İnsan Hakları kavramında yeterli ilerlemeyi sağlayamadığımızı ifade eden Subaşı, “Siyaset kurumu İnsan Haklarını yeterince içselleştiremedi. Alevi vatandaşlarımız “Cem Evi bizim ibadethanemizdir” demelerine rağmen, Cem Evleri’ni ibadethane olarak kabul edemedik. Oysa yurttaşların bir kısmı Cem Evi bizim ibadethanemizdir diyorsa hayır değildir demek sadece sorunu derinleştirir, onun inancına saygı duymak gerekir. AİHM “Cem Evleri, Alevilerin ibadethanesidir” kararını verdikten sonra, bazı partilerimiz ibadethane sayılır demeye başladı. Oysa İnsan hakları bildirgesi Türkiye’nin imza koyduğu belgeler içindedir. Bu bildirgede bireyin, inanç özgürlüğüne ve ibadethanesini seçmek hakkına sahip olduğunu yazar.

Milletvekili yemini içinde insan haklarına bağlı kalmak da vardır ama göz ardı edilir. İnsan Hakları sorunu sadece Alevi vatandaşlarımıza uygulanan ayrımcılıkta değil, kadına şiddet gibi hayati bir sorunumuzda bile temel meseledir. İnsan hakları kavramında gelişmiş toplumlarda kadın cinayetleri ve şiddet, insan hakları konusunda gelişmemiş toplumlara nazaran hayli düşüktür. Kadına yönelik şiddet, vahşete dönüşmüş ve en önemli sorunumuz haline gelmiştir" dedi.

Toplumda ayrışmanın çok yüksek noktaya ulaştığına dikkat çeken Subaşı, “Hükümetin en önemli isimlerinden Bülent Arınç bile, geç de olsa toplumsal ayrışmanın ve nefret dilinin yönetmeyi sürdürülemez bir noktaya getirdiğini söylemiştir.

Siyasi partilerin içinde hiçbir milletvekilinin liderinden bağımsız bir sorunu dile getirecek yetki ve imkanı kalmamıştır. Sistemi eleştirecek hiç kimse yoktur. Bütün milletvekilleri liderlerinin gözünün içine bakmaktadır. Liderlerinin düşüncesinin dışında konuşması ihraç nedeni olabilmektedir.” şeklinde konuştu.

Bağımsız Milletvekili olarak seçilmesinin, diğer partilere önemli bir uyarı olacağını ifade eden Subaşı, “Benim bağımsız milletvekili olarak seçilmem, vatandaşın kendi vekilini meclise göndermesidir. Vatandaşlarımızın ve sivil toplumun bu konuda çok duyarlı olduğunu, beni teşvik etmeleri sürecinde gördüm. Antalya’dan seçilerek meclise gidersem, güçlü ve sözü önemsenen bir milletvekili olarak görev yaparım. Antalya’nın ve Türkiye’nin sorunlarını, güçlü bir dille ifade edebilirim. Seçilmem partilerin de kendilerini sorgulamasına yol açacak bir sonuç doğurur. Bugün Ak Parti aday belirleme sürecinde, Sivil Toplum Örgütleri’ne danışıyorsa, bu bile önemli bir aşamadır. Özgürce konuşabilmek son derece önemlidir” dedi.

Hacı Bektaşi Veli Alevi Kültür Derneği yönetim kurulu üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan Antalya Şubesi Başkanı Hasan Kaya Aleviliğin felsefesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir teminatı olduğunu vurgulayarak, “Alevilik felsefesi olmadan, Türkiye’de demokrasi olmaz. Bizler barış içinde, birbirimize karşı sevgiyle, saygıyla davranarak yaşamak istiyoruz. Cem evinin temelini 20 yıl önce sizin sayenizde attık. Sizin vizyonunuza hala ulaşılmış değil. Sizi hep şükranla anıyoruz. Çıktığınız bu yolda size başarılar dileriz" dedi.