Geçen temmuz ayında ABD'deki 4'üncü Uluslararası Nefroloji Kongresi'ne 'onur konuşmacısı' olarak davet edilen Medical Park Antalya Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nden Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz, böbrek yetmezliği çeken hastaların, diyalize hazırlık sürecinde yıkım yaşadıını söyledi. Ne yapacakları konusunda kararsız kalan hastaların yeterince bilgilendirilmedikleri için endişeye girdiklerini anlatan Prof. Dr. Yavuz, "Bir hasta bana diyaliz merkezine gitmek istemediğini söylediğinde nedenini sordum. 'Ben o makinenin içine sığamam ki' cevabını verdi. Yani kafalarında çeşitli düşünceler oluşuyor. Makinenin içine girmesinin gerekmediğini, cihazın bir kabloyla kendisine bağlanıp kanını temizleyeceğini anlattım. Bunun üzerine biraz rahatladı" dedi.
'DİYALİZ, ÇÖP EVDEKİ ÇÖPLERİ DIŞARI ATMAK'
Haftada 3 gün 4'er saat diyalize devam etmenin hastalar için bir üzüntü kaynağı olduğunu, diyaliz merkezlerinin artık çok kaliteli olmasına rağmen, hastalar için 1 hafta bile diyalize girmemenin her şeye değer olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz, bir hastasını "Senin böbreklerin bir nedenle bozulmuş ve diyalize girmen gerekiyor. Kan damarlarında adeta çöp dolaşıyor, bunu da böbreklerin atamıyor. Çöp evde oturan bazı psikiyatri hastaları vardır. Bizim de diyalizle yaptığımız çöp evdeki çöpü haftanın 3 günü 4 saat boyunca dışarı atmak" diyerek ikna ettiğini söyledi.
'NAKİL, YAŞAM SÜRESİNİ İKİ KATINA ÇIKARIYOR'
Diyalizle 40 yaşın altındakilerin 10- 15 yıl, 40 yaş üstündekilerin ise 5- 10 yıl ortalama yaşam süresine sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yavuz, böbrek naklinde ise sürenin en az iki katına çıktığına değindi. Böbrek naklinin yaşam süresinin normale yakın olmasını sağladığını belirten Prof. Dr. Yavuz, şöyle konuştu:
"Bir böbrek için en az 3- 4 hastayı çağırıp testler yapıyoruz. Hangi alıcı en uygun ise organ ona naklediliyor. Biz buna piyango diyoruz, hatta piyangonun da piyangosu. Birkaç gün önce böbrek nakli yaptığımız hastanın kandaki idrar oranı, tabiri caizse evdeki çöp oranı artık azalmaya başladı. Hasta çok mutlu, artık diyalize girmiyor. Türkiye'de kadavra bağışı düşük ama, nakillerin yüzde 80'ini canlı vericilerden karşılıyoruz. Canlı vericiden alınan böbrek nakli kadavradan alınana göre daha kolay."
'BÖBREĞİNİ VEREN EŞİNİ BOŞAMAYA KALKIŞMIŞ'
Böbrek nakli olan hastanın 1 ay öncesine göre yaşamında 180 derece fark görüldüğünü belirten Prof. Dr. Yavuz, bir hastasıyla ilgili anısını anlattı:
"Orta yaşlardaki bir erkek hastamıza eşi böbreğini vermişti. Hastamız nakilden sonra o kadar çok canlandı ki, bir süre sonra gözümün önünde eşiyle tartışmalar başladı. Sonra duydum ki boşanma davası açmışlar. Yani beyefendi o kadar iyileşmiş. Tabii daha sonra barıştılar. Artık hayat hastalar için daha normale döndüğünden, genellikle yakınlarını 'Dikkat et 10- 15 yaş gençleşecek, ona göre kendini ve hastanı kontrol et' diye uyarıyorum."
BİLİNÇSİZ İLAÇ BÖBREKLERİN DÜŞMANI
Bilinçsiz ilaç kullanımının böbreklerin en büyük düşmanı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, vatandaşları da uyardı. Çok ciddi yan etkileri olan ağrı kesiciler ve antibiyotiklerin öncelikle karaciğer ve böbrekleri yıprattığını dile getiren Prof. Dr. Yavuz, "Nakil sonrasında da kullandığımız ilaçlar var. Hangi ilaç hasta için en uygun ise onu tercih ediyoruz. Biz buna hekimlikte sanat ya da her hastaya göre terzilik diyoruz. Kısa vadede yan etki göstermeseler de, uzun vadede etkilerini göstermemeleri için en az dozda olmasına dikkat ediyoruz" diye konuştu.