TARSİM üst yönetimi, 1-2 Ocak tarihlerindeki don olayı ve 17 Ocak'tan sonra yaşanan fırtına ve hortumda yüzlerce dekar arazi ve serada oluşan zararın tespiti ve yerinde incelemek için Antalya'ya geldi. TARSİM Genel Müdürü Yusuf Cemil Satoğlu, Atatürk Parkı Alara Restoran'daki toplantıda son yaşanan doğal afetler ve ortaya çıkardığı zararlar, Türkiye'deki tarım sigortalı çiftçi sayıları gibi konularda basına bilgi verdi.
EN BÜYÜK RİSKLER
Yaşanan son gelişmeler ve afetlere bağlı olarak özellikle Antalya tarım sektörünün çok etkilendiğini anlatan Yusuf Cemil Satoğlu, Davos Zirvesi'nde yayımlanan 2016 Küresel Riskler Raporu'nda potansiyel etkisi en yüksek riskin iklim değişikliği olarak gösterildiğini söyledi. Raporda gerçekleşme olasılığı en yüksek risk olarak da hava koşullarındaki anormal değişikliklerin 1'inci, doğal afetlerin 5'inci sırada gösterildiğini belirten Satoğlu, "İlk kez çevre ve hava koşulları en önemli riskler olarak ön çıktı. Bundan en çok etkilenecek, maruz kalacak olan da tarım ekonomisi. Türkiye'nin tarım ekonomisinin de bundan son yıllarda çok etkilendiğini yakından görüyoruz" dedi.
1- 17 OCAK FELAKETİ
2014 ve 2015'te bunun yakından görüldüğünü belirten Satoğlu, dolu başta olmak üzere hortum ve fırtınanın bu bölgede çok ciddi riskler oluşturduğunu dile getirdi. Antalya bölgesinde 1-2 Ocak'ta ciddi don olayı yaşandığı ve narenciyenin çok etkilendiğini kaydeden Satoğlu, 17 Ocak'ta da hortum nedeniyle Demre bölgesinde seraların ciddi zarar gördüğünü anlattı. 1 Ocak'tan itibaren 2 bin 800 ihbar aldıklarını kaydeden Satoğlu, "Yaklaşık 2 bin 500'ü bitkisel ürünler ve ağırlıklı narenciyeyle ilgili. 323 civarında da seralarda özelikle hortumla ilgili ihbar aldık. Bitkisel tarafta hasar gören yaklaşık 76 milyon TL sigorta bedeli, hasar miktarı da 10 milyon lira civarında. Seralarda ise 91 milyon TL sigorta bedeli, 7-8 milyon lira da hasar tespiti yapıldı. sigortalı çiftçilerin yaklaşık 20 milyon liralık zararı karşılanacak" dedi.
1-17 OCAK FİLMİN SADECE BİR KISMI
TARSİM poliçesi sahibi üreticilerin hasarının hiçbir mağduriyet yaşatmadan karşılanacağını belirten Genel Müdür Satoğlu, özellikle Rusya krizi nedeniyle turizm ve tarım sektöründe yaşanan kriz nedeniyle bölgenin hassasiyetine büyük önem verdiklerini dile getirdi. Narenciye ve diğer bitkisel üretimlere ilişkin de hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Satoğlu, 1-17 Ocak arasında yaşanan bu iki doğal afet ve ortaya çıkardığı zararı "Bu filmin sadece bir kısmı" diye nitelendirdi.
TARSİM TİCARİ AMAÇ GÜTMÜYOR
Bu risklerin yıllar itibariyle belki de artarak devam edeceğini kaydeden Satoğlu, "Bunun tek çaresi tarım sigortasının yaptırılması. Üreticilerimiz lütfen tarım sigortalarını ihmal etmesin. TARSİM 2006'da kuruldu. Kar amacı gütmüyoruz. Tarımda sürdürülebilirliğin devamını istiyoruz. TARSİM, yurtdışında örnek gösterilen çok önemli projelerinden biri" dedi.
SİGORTALI SERA ORANI ÇOK DÜŞÜK
Seralarda risk kabul kriterlerinden bahseden, asgari bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğinin önemine değinen Satoğlu, "Örneğin Demre bölgesinde çevre betonu olmayan seraların fırtına desteği alması mümkün değil. Bu eksiklerinizi lütfen giderin. Bu kriterler dışında poliçe yapmama lüksümüz yok. Hasar gördüklerinde de ciddi mağduriyet yaşıyorlar. Seralarda sigortalı oranı, yüzde 15-20'ler civarında, bu çok düşük. Şartları sağlamasına rağmen sigorta yaptırmayan önemli ölçüde sera var. Şartlara uymayan da yüzde 10-15 civarında sera var" diye konuştu.
GEÇEN YIL 700 MİLYON LİRA ZARAR KARŞILANDI
Hasar tespitinden en geç bir ay sonra ödemelerin çiftçiye yapıldığını ve geçen yıl Türkiye genelinde 700 milyon TL'nin üzerinde ödeme gerçekleştirildiğini belirten TARSİM Genel Müdürü, geçen yıl Manisa'da üzümün don nedeniyle ciddi hasar gördüğünü kaydetti. Türkiye'de Çiftçi Kayıt Sistemi'ne dahil olan 'sigortalanabilir alan' olarak görülen alanların yaklaşık yüzde 15 civarının sigortalı olduğunu belirten Satoğlu, "Ama gün geçtikçe bu oran ciddi yükseliş gösteriyor. Özellikle bu ocak ayındaki poliçe ve primde yüzde 100'ün üzerinde artış var. Üreticimiz riskleri yaşadıkça, gördükçe poliçe yapma oranı artıyor" dedi.
AFETLER BÜTÜN TÜRKİYE'DE GÖRÜLEBİLİYOR
Türkiye'nin küresel iklim değişikliğinden nasibini fazlasıyla aldığını, don, dolu ve diğer doğal afetlerin artık her yerde görülebildiğini aktaran Satoğlu, şöyle dedi:
"Geçen yıl birçok yerde don ve dolu hasarı yaşandı. Bazı üreticiler '40-50 yıldır ne biz, ne babamız, ne dedemiz burada dolu görmedi' dedi. 'Bu tip hasarları yaşamadık, ilk kez bu yıl yaşıyoruz' dediler. Dolayısıyla artık don ve dolu hasarlarında bölge ayrımı yok. Geçen sene yedi bölgenin tamamında da lokal hasarlar oluştu. 2014'de de çok geniş çaplı don hadisesi yaşanmıştı. Malatya'da kayısı, Karadeniz'de fındıkta zarar yüzde 100'e yakındı. Artık bölgesel olarak 'şurası riskli, burası daha az riskli' demek mümkün olmuyor."