Uluslararası Katılımlı Kongreye 2600’e yakın hekim, hemşire ve perfüzyonistin katılması ve kongrede, konularında söz sahibi Türkiye ve yurtdışından 219 konuşmacı ve 152 oturum başkanının görev almasının, dünya ile entegre olmuş Türkiye’nin, konuya çok önem verildiğinin bir işareti olduğuna dikkat çeken  Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın “Amacımız, çalışmalarımız ile risk taşıyan kişilerde, farkındalık sağlamaktır” dedi.
 
Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın başkanlığında Antalya Belek, Titanic Deluxe Otel’de yapılan Türk Kalp ve damar cerrahisi Derneği 14. Kongresi’nde Prof. Dr. A. Rüçhan Akar, Op. Dr. Murat Sargın, Doç. Dr. Ümit Kervan konuşmacı olarak katıldı.
 
Kongreyi, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Fleboloji Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği, Cleveland Klinik, European Vascular Course, European Venous Course, Azerbaycan Urek ve Damar Cerrahisi Cemiyetinin bilimsel katkılarıyla daha güçlü duruma getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın, “Cerrahinin birçok branşı gibi kalp cerrahisinde de kesiler küçülüyor” dedi.


 
İÇİNİZDEKİ BALONA DİKKAT
 
Özellikle ölümcül durumlara yol açabilecek hastalıklarla ilgili toplumda farkındalık yaratmak amacıyla bir sosyal sorumluluk projesi başlatıldığını söyleyen Prof. Dr. Anıl Z Apaydın, “Bu projenin amacı “aort” denen büyük atardamarın karın bölgesinde yer alan kısmının balonlaşması hakkında halkımızı bilgilendirmek ve bu hastalık için risk taşıyan kişilerde farkındalık sağlamaktır. Aort denilen vücudumuzun en büyük atardamarının karın bölgesindeki balonlaşması, çoğunlukla bir yakınmaya neden olmadan sessizce ilerler ve patlayıp kanamaya yol açar. Bu durumdaki hastaların yaklaşık % 60 ile 80'i hastaneye ulaşamadan kaybedilir. Karın ana damarındaki balonlaşma, çoğunlukla böbrek damarlarının altındaki bölgede damar duvarının yaşlandıkça zayıflaması ve genişlemesi sonucu oluşur. Sigara ve genetik etkenler balonlaşmada rol oynar. Altmış beş yaş ve üzeri nüfusta her 65 erkekten birinde bu hastalık mevcuttur. Erkeklerde kadınlara göre beş kat daha fazla görülmektedir” dedi.
 
Apaydın Hoca daha sonra içinizdeki balon belirti vermeden sessizce büyür, patlarsa yaşamsal tehlike oluşturur, kolayca saptanabilir, tedavisi mümkündür, 65 yaş ve üstü erkeklerde, sigara içenlerde daha sık rastlandığını sözlerine ekledi.
 
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 14. Kongresi başkanı Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın  daha sonra, “Teknolojik aletler gibi, insan eliyle yapılan işlerde “küçülüyor”. Minimal invaziv cerrahi, yapılması gereken ameliyatı yıllardır yapılan cerrahi kesilere göre daha küçük kesilerle yapmak demek. Cerrahinin birçok branşı gibi kalp cerrahisinde de kesiler küçülüyor. Kalp hastalıklarının tedavisinde küçük kesi veya minimal invaziv yöntemlerin kullanılması ilk olarak 1990’lı yılların sonuna doğru gerçekleştirildi. Küçük kesilerle uygulanan teknikler ilk olarak bypass operasyonlarında kullanılsa da erken dönemde bu tekniğin daha çok kapak ameliyatlarında uygulanması yaygın hale geldi” şeklinde bir açıklama yaptı.


 
KALP VE DAMAR CERRAHİSİNDE TÜRKİYE’DEKİ GÜNCEL DURUM
 
“Kalp ve damar hastalıkları birçok ABD ve Avrupa ülkesinde orta ve ileri yaş grubunda en önemli ölüm nedenidir ve küresel ölümlerin %33’ünü teşkil etmektedir.
 
TÜRKİYE’DEKİ  KALP MERKEZLERİ
 
Ülkemizde toplam 52 ilde, 274 hastanede aktif kalp merkezi (açık kalp cerrahisi+girişimsel kardiyoloji) mevcuttur. Açık kalp cerrahisi yapılan 52 ilin tümünde kamuya ait bir merkez mevcut olup sadece özel sektöre ait merkezin olduğu il bulunmamaktadır.  Ülkemizde 2017 yılında kalp merkezlerinin sayısı 299 olması beklenmektedir. Bu merkezler toplam 70 milyon 765 bin 602 nüfusa hizmet etmektedir. Türkiye’de nüfusunun tamamı için 259.852 kişiye bir merkez düşerken, İngiltere’de 1.5 milyon, Almanya’da ise 1 milyon kişiye bir merkez düşmektedir”
 
Haber: Mesut İNCİ