Kepez Belediyesi’nin Kepez İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte düzenlediği Kepez’de Kariyer Günleri’ni ilk konuğu, ilk yüz naklini yapmasıyla tanınırlığı uluslararasına yükselen Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan oldu. Plastik ve rekonstrüktif cerrahı uzmanı olan Prof. Özkan, Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’ndeki organizasyonda, Kepez’deki çeşitli liselerden gelen 350 öğrenciyle bir araya geldi.
“FARK YARATIN” NASİHATİ
Öğrencilerin alkışlarıyla salona giren Prof. Özkan, önce kendisini tanıttı, ardında kariyerinin nasıl geliştiğini anlattı. Yaptığı sunumunun ardından öğrencilerden soru sormasını isteyen Özkan, tüm merak edilenleri ayrıntılarıyla açıkladı. Konuşmasında özet olarak yetenek ve istekleri doğrultusunda meslek seçilmesi gerektiğini vurgulayan Özkan, melek seçiminden sonra da sürekli kendilerini geliştirip fark yaratarak, başarılı bir kariyer elde edilebileceğinin altını çizdi.
“İŞİNİ İYİ YAPAN KAZANIR”
İş güvenliği ya da iyi ücret gibi kaygılarla tıp alanına girilmemesi gerektiğini belirten Özkan, hangi meslekte olursa olunsun, o işin iyi yapılması halinde mutlaka para kazanılacağını söyledi. Binlerce mimar arasından farklı bir bakış getirenin mutlaka kazanacağını ifade eden Özkan, “Diğerlerinden fark ettiren, mutlaka para kazanacak. O işi iyi yapmanız önemli. Sizin kendinize be bu işi yapabilir miyim, yaparsam ne kadar iyi yapabilirim diye sormanız gerekir” dedi.
FUTBOLCU ÖRNEĞİ
Öğrencilerin daha iyi anlaması için futboldan örnek veren Özkan, şöyle konuştu; “Göklere çıkan futbolcular, bugün bir anda yerin dibine indirilmeye başladı. Bu hayatın doğal bir süreci. Eğer olmadığınız şekilde popüler ediliyorsanız, işler iyi gitmeyince bu ilgi tersine dönüyor. Tüm takımlarda 11 futbolcu var, ama sahada herkes popüler olan rakip futbolcuya saldırır. Çünkü popüler olan futbolcudan beklenti daha yüksektir. Bir yere gittiğiniz zaman, önce kendisinden beklentiniz yüksek olmalıdır.”
“EMEĞİNİZİ BOŞA HARCAMAYIN”
Soru cevap kısmında söz alan bir kız öğrenci, öğrenim için tıp fakültesi tavsiyesi istedi. Türkiye’de ihtiyaç gerekçesiyle 60- 70 tane tıp fakültesi olduğunu ve bunların hepsini öneremeyeceğini söyleyen Özkan, kendisinin Ankara’da yaşadığı için iyi bir okul olan Hacettepe Üniversitesi’ni tercih ettiğini, ama şu anda görev yaptığı Akdeniz Üniversitesi’nin de çok iyi olduğunu söyledi. Öğrenci giriş puanı yükselen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden çok memnun olduğunu belirten Özkan, “Benim eğitim aldığım üniversitenin birinci sınıfında, zorluğundan dolayı 52 kişi kendiliğinden okulu bıraktı. Sürekli bir birimizle irtibat halinde olduğumuz devam edenler ise şu anda çok iyi kariyerlere sahip. Emeğinizi boşa harcamayın. Kendi haline bırakırsanız mezun olacağınız tıp fakülteleri de vardır. Kolay diyorsanız, kendinizi çok iyi geliştirmiyorsunuz demektir, bunu kabul edin” diye konuştu.
“GELİŞEN TIP İLE ÖLÜMSÜZLÜK OLUR MU?” SORUSU
Mikrofonu isteyen bir başka kız öğrenci ise, tıp alanını gelişmesiyle ölümsüzlüğün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sordu. Yaşa ömrünün 35-40 olduğu eski insanların ölümsüzlük peşinde koştuğunu anlatarak cevap veren Özkan, ancak simyacıların yaptığı keşiflerle sadece birkaç hastalığa karşı dayanıklılığın arttırıldığın söyledi. Bugün gelinen noktada ortalama bir insan ömrünün 80’e çıktığını belirten Özkan, orta çağdaki insanlar için 80 yaşın, bir ölümsüzlük olarak algılanacağını söyledi.
TELOMER UZUNLUĞU ÖMRÜ BELİRLİYOR
DNA yapısındaki telomerin uzunluğuna göre ömrün doğarken belirlenmiş olduğunu anlatan Özkan, trafik kazası ya da terör kurbanı olunmazsa insan ömrünün telomer uzunluğuna göre yaşayabileceğini söyledi. Günümüzde yapılan tüm tıbbi müdahalelerle bilinen e uzun ömrün 120- 140 gibi göründüğünü belirten Özkan, ancak ünlü bir işadamının daha uzun ömür için yaptırdığı birçok organ nakillerine rağmen daha kısa yaşadığını hatırlattı.
“ÖLÜMSÜZLÜK NE İŞE YARAR?”
Kısmi müdahalelerle insan ömrünün uzatabilindiğini belirten Özkan, “Genetik koduna girince bunlar çok daha kolay çözülecek bence. Koyun kopyalamak için 280 kez tekrar yapıldı. Bu kadar sabırlı bir çalışma yapılırsa ortaya ne çıkar bilmiyorum. Ölümsüzlük bulunursa ne faydası olur, onu da bilmiyorum. Bunu bulursanız başka bir şey çıkar mı bilmiyorum. Veba çaresizdi, son 200 yıldır verem hastalığı bugünkü kanser gibiydi” şeklinde görüşünü anlattı.
“YÜZ NAKLİNDE FARKLI BİR HİS YAŞADIK”
Öğrencilerin merakı üzerine yaptıkları ilk yüz naklinde ne hissedildiğini de anlatan Özkan, bu işin ön çalışmasının birkaç yıl sürdüğünü söyledi. Ardından ilk yüz naklinde helikopter ve eskort araçlarla operasyonun hızlı bir şekilde başlattıklarını belirten Özkan, operasyondan sonra gerekli ilaçların devletin karşılamasıyla devlet imkanlarının ne kadar arttığının görüldüğünü söyledi. Yüz nakli operasyonunda eski yüzü çıkartıp tümörü temizleyip yeni yüzü yerleştirdiklerinde bambaşka bir insanla karşılaştıklarını anlatan Özkan, “Tüm ekip o an birkaç saniye durakladık. Kendimizi çok farklı hissettik. Karşımızda başka bir insan vardı” dedi.
“ÖĞRENCİYKEN HAYAT KURTARDI”
İlk doktorluk deneyimlerini de anlatan Özkan, öğrenciyken boğaza kaçan bir cisim nedeniyle boğulma vakasına karşılık yapılacak manevra eğitimi aldıklarını söyledi. Öğrenciyken bir komşusunun torununun boğazına bozuk para kaçmasıyla duruma müdahale ettiğini anlatan Özkan, “Çocuk bir yaşlarındaydı ve yüz rengi mosmor olmuştu. Boğazına bir şey kaçtığı söylenmişti. Hemen çocuğu dizime oturtup sırtına vurmamla bozuk para çıktı. O çocuğun yetişkinliğe erişmiş halini de hatırlıyorum. Şu an nerede ve ne yapıyor bilmiyorum. Bunun verdiği hazzı hiçbir yerde alamazsınız. Yaptığınız bir hata sizi çok kötü yerlere de götürebilir” diyerek bir anısını paylaştı.