Ekim yapılacak alanı inceleyen Belediye Başkanı Ümit Uysal, “Pandemi koşullarında yaşıyoruz. Alacağımız önlemlerden birisi de gıda üretimine önem vermek. Amacımız, şehirleşmiş bölgelerde bile ekim yapıldığını göstermek. Herkese üretim çağrısı yapıyoruz” diye konuştu.
Muratpaşa, 510 bini aşkın nüfusu, hastaneleri, okulları ve diğer kamu kurum ve kuruluşları, iş ve alışveriş merkezleri, Kaleiçi gibi tarihi ve turistik noktalarıyla Antalya’nın kalbi. Şehirleşmesini büyük oranda tamamlamış ilçede, Muratpaşa Belediyesi covid-19 salgının neden olabileceği gıda sıkıntısına ve tarımsal üretimin önemine dikkat çekmek için kendisine ait boş parselleri, parkları tarlaya çevirerek nisan ayında mısır ekimine başladı.
Antalya Ziraat Mühendisleri Odası, Antalya Ticaret Borsası, Antalya Ziraatçılar Derneği ve Antalya Ziraat Odası’nın da destek verdiği projeyle 7 Nisan’da mısır tohumları toprakla buluştu. Ekin, eylülde biçerdöverlerle hasat edildi. Muratpaşa Belediyesi, 12 bin 700 kilogram tane mısır hasadı yaparken, mısırlar Nevşehir’de un haline getirip kiloluk paketlere girdi.
Muratpaşa’nın emeği ve alın teri olan mısır unları ilçe sakinleriyle paylaşılırken, belediye mevsimin gelmesiyle birlikte daha önce mısır ekilen 35 dönümlük bir alanda buğday tarımı için düğmeye bastı. Park ve Bahçeler Müdürlüğü, yaklaşık 35 bin nüfusuyla Muratpaşa’nın en kalabalık mahallesi Güzeloba’nın Yamansaz bölgesindeki alanı traktörlerle sürüp ekime uygun hale getirmek için çalışmalara başladı.
Alanda devam eden çalışmaları inceleyen Başkan Uysal, geçen nisan ayında mevsimsel koşullar itibariyle mısır ekimi yaptıklarını belirtti. Başkan Uysal, şunları söyledi:
“Onun hasadını aldık. İhtiyacı olan komşularımız ile paylaştık. Uzak illere kadar gitti. Mahallelerimizde dağıtıldı, dağıtılmakta. Şimdi ‘Kışı, yağmur sezonunu kaçırmadan buğday ekimi yapalım’ diyoruz. Bütün Türkiye’ye bunu tavsiye ediyoruz. Bunu yapmakta asıl amacımız, şehirleşmiş bölgelerde bile ekim yapıldığını göstermek. Türkiye’ye örnek olabilmek. Buradan da herkese üretim çağrısı yapıyoruz. Pandemi koşullarında yaşıyoruz. ‘Ne kadar süreceği belli olmayan bir felaket süreci’ diyebiliriz. Buna karşı alacağımız önlemlerden birisi de gıda üretimine önem vermek ve olabildiğince mevcut olanaklar içerisinde bu ürünleri üretmek. Bunun için buradayız.”