Türkiye’de Tarımsal Eğitim ve Öğretim 10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul Ayamama Çiftliğinde, Ziraat Mektebi;nin kurulması ile başlamıştır. Bugün 175. yılını kutladığımız Tarımsal Eğitim ve Öğretim ülkemizde lise (Tarım Liseleri-teknisyen), ön lisans (Meslek Yüksekokulları-tekniker) ve 46 Ziraat Fakültesinde lisans (mühendis) ve lisansüstü (Yüksek Lisans-Doktora) düzeyde devam etmektedir.
İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan tarımsal ürünlerin üretilmesi ve bu ürünlerin güvenli bir şekilde tüketime sunulması tüm ülkelerin en temel amacıdır. Artan dünya nüfusuna paralel olarak tarımsal ürünlere olan talepler de artmaktadır. Son bir yıldır yaşamakta olduğumuz COVID-19 pandemi süreci de insanoğluna zaman zaman unuttuğu tarımın ve üretmenin önemini bir kez daha hatırlatmıştır. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler 2021 yılını “Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı” ilan etmiş ve tüm dünyada üretmenin ve beslenmenin önemine dikkat çekmiştir.
Günümüzde hızla artan dünya nüfusu; küresel ısınma etkileri ile artan kuraklık tehlikesi, şehirleşme, erozyon vb. etkenler ile tarımsal alanların kaybedilmesi ve su kaynaklarındaki azalmalar dikkate alındığında yakın gelecekte tarımsal üretimde ciddi zorluklar yaşanacağı açıktır. İşte bu noktada, dünyada ve ülkemizde tarımsal üretimi yönlendiren Ziraat Mühendislerine verilen eğitim gelecekte insanoğlunun besin ihtiyacının karşılanması açısından belirleyici olacaktır. Ziraat Mühendisliği eğitimi günün koşullarına ve bilimsel
gelişmelere bağlı olarak sürekli değişen ve kendini yenileyen bir alandır. Yukarıda belirtilen sorunlar nedeniyle günümüzde bitkisel ve hayvansal üretim sürekli zorlaşmaktadır. Ayrıca, biyoloji, genetik ve mühendislik alanlarında yaşanan hızlı gelişmeler tarımsal üretim metotlarının değişmesine neden olmaktadır. Yakın gelecekte zorlaşan iklim şartlarında tarımsal üretimi artırmak için modern üretim yöntemlerinin kullanılması daha da önemli hale gelecektir. Bu nedenle, gelecekte ülkemizin tarımsal ürün sıkıntısı yaşamaması için akıllı tarım, alternatif üretim yöntemleri, biyoçeşitliliğin korunması, su
kaynaklarının etkin kullanımı, kuraklığa ve çeşitli hastalıklara dayanıklı hayvan ırklarının ve bitki çeşitlerin ıslah edilmesi gibi konulara daha fazla önem göstermeliyiz.
Bu noktada Tarımsal Eğitim ve Öğretimimizin gerek ders müfredatı gerekse uygulamalar bakımından sürekli güncellenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca öğrencilerimizin kişisel gelişimleri, kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri ve topluma daha fazla katkı sunabilmeleri adına öğrenci topluluklarına ve sosyal sorumluluk projelerine katılmalarını teşvik ediyoruz. Öğrencilerimizin tarımda güncel gelişmeleri takip etmeleri, sorunları anlama ve çözüm önerileri üretebilmeleri adına kamu ve özel sektördeki dış paydaşlarımızla sürekli bir araya gelmelerini sağlıyoruz.
Son bir yıldır yaşamakta olduğumuz pandemi süreci insanoğlunun tarımsal ürünlere ulaşma ve satın alma şeklini değiştirmiş olabilir. Ancak, insanoğlunun değişmeyen tek gerçeği beslenme ihtiyacıdır. Bu bağlamda tarımsal üretimin teminatı ve belirleyicileri olan Ziraat Mühendisleri kendilerine yüklenen sorumluklarının farkındadırlar. Tarımsal üretimin sekteye uğramaması için dün olduğu gibi bugün ve yarın da her türlü zorluğun üstesinden gelerek üreticilerimize yol göstermeye ve üretimi desteklemeye devam edeceklerdir.
Türkiye’de Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 175. yılı kutlu olsun.