Son yıllarda sağlık diplomasisinin, hastalıkların küreselleşmesi ve insan sağlığına yönelik yeni tehdit algılarının ortaya çıkmasıyla öneminin artmakta olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Arıcı, “Uluslararası ilişkilerin ve uluslararası siyasetin önemli bir aracı olan sağlık diplomasisi, küresel sağlık güvenliğinin artırılması, küresel ve güçlü bir sağlık sisteminin kurulması ve ayrıca küresel istikrarın korunmasında son derece önemlidir” dedi.
Arıcı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sürdürülebilirliğin önündeki en büyük engel olarak görülen küresel sağlık problemleri ülkelerin ekonomileri için sağlık diplomasisine duyulan ihtiyaç da artmaktadır.
Bu küreselleşme hareketleri içerisinde Türkiye uluslararası hasta sayısının ve ziyaret amaçlı ülkemize gelen turistlerin sağlık turizminin bileşenleri ile hareketinin fazlalaştığı bir dönemde olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Sağlık Turizmi en kısa tanımıyla "Sağlık motivasyonu ile yapılan turizm aktiviteleri"dir. Bakanlığımızca Sağlık Turizmini "Medikal, Termal-Spa Wellness ve İleri Yaş Turizmi" bileşenleri ile değerlendirmekteyiz.
Turizm faaliyetlerinin mevsimsellikten kurtularak 12 aya yayılabilmesi, dünyadaki değişen talep ve beklentilere uygun olarak yeni turizm ürünleri ortaya konması açısından turizmimizin çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Sahip olduğu potansiyel ile sağlık turizmi ülkemizin en önemli alternatif turizm çeşididir.
Dünya Sağlık Turizmi pazarının hacmi (100 Milyar ABD Doları-2012 yılı) her geçen gün artmaktadır. Bu alanda yıllık büyüme oranının %20 olduğu bilinmektedir. Dünya nüfusunun %3'ü sağlık hizmeti almak için başka ülkelere seyahat etmektedir.
Türkiye jeotermal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından Dünya'da ilk yedi ülke arasında yer almakta olup; Avrupa'da birinci sıradadır. Ülkemizde 46 ilde 260 civarında kaplıca tesisi bulunmaktadır. Onuncu Kalkınma Planında, önümüzdeki orta ve uzun vadede termal turizmde ülkemizin öncelikli olarak Avrupa'nın, sonrasında ise dünyanın en önemli destinasyonu olması, termal amaçlı 1,5 milyon turistin ülkemize gelmesi hedeflenmektedir.
Termal Turizminin geliştirilmesine yönelik olarak bünyesinde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonunu sağlayan tesisler bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmekte ve termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve tüm yıl boyunca hizmet verebilen tesisler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu tür modern tesislerin özendirmesiyle bir yandan insanoğlunun sağlık ve rekreatif amaçlı ihtiyaçlarına günün sağlık teknolojisine uygun cevap verilmesi beklenirken, diğer yandan da geleneksel Türk kaplıca ve hamam kültürünün-geleneğinin çağdaş mimari ve işletme sistemi içerisinde birlikte değerlendirilmesiyle ülkemize özgü bir markalaşma ve tanıtım boyutu kazandırılmaya çalışılmaktadır.
Gerek tesis sayısı gerekse yatak kapasitesi açısından Termal Turizmin ülke turizmi içindeki payı yaklaşık olarak % 1 seviyesindedir. Bu oranı sahip olduğumuz jeotermal potansiyele uygun olarak çok üst seviyelere yükseltmeyi hem sorumluluğumuz hem de görevimiz olarak kabul etmekteyiz.
Dünyada medikal amaçlı seyahat eden turistlerin %85'i yanlarında refakatçi ile hareket etmekte ve ortalama 2-3 hafta kalış süresi ile konaklamaktadırlar. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2012 yılında ülkemize medikal amaçlı gelen sağlık turisti sayısı yaklaşık olarak 270.000 olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında ise bu rakamın 1 milyona çıkması hedeflenmektedir. Türkiye'nin medikal turizm alanındaki avantajları göz tedavisi, diş tedavisi, estetik ameliyatları, kardiyoloji gibi alanlardaki uzmanlığı ile akredite olmuş hastane sayısının yüksekliği, tedavi ücretlerinin uygunluğu, yüksek standartlarda hizmet vermesi ve dünya tarafından takip edilen tarihi, kültürel, doğal zenginliklere sahip bir turizm destinasyonu olmasıdır. Türkiye'de artık yapılamayacak hiçbir tedavi bulunmamaktadır.
Yurtdışından çeşitli ülkelerden gelen hastalar farklı tedaviler amacıyla ülkemizi ziyaret etmektedirler. Almanya ve Hollanda'dan gelen hastalar genellikle göz tedavisi, kardiyoloji, ortopedi ve estetik cerrahi amaçlı, Rusya'dan gelen hastalar özellikle ortopedi ve onkoloji amaçlı, Avusturya'dan ve Fransa'dan gelen hastalar ağırlıklı olarak göz tedavisi amaçlı, Ortadoğu ülkelerinden gelen hastalar genellikle estetik cerrahi, kardiyoloji ve transplantasyon amaçlı, Türk Cumhuriyetlerinden gelen hastalar ise genellikle kemik iliği, diş tedavisi ve ortopedi amaçlı ülkemize gelmektedirler.
Ülkemizdeki zengin termal kaynakların varlığı göz önünde bulundurularak ve medikal alanda yetişmiş insan gücünü de dikkate aldığımızda son yıllarda ülkemizde, gelişmiş ülkelerdeki nitelikli sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Kamu sağlık hizmetlerinin yanı sıra özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yapmasıyla, özellikle büyük şehirlerimizde Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeydeki özel sağlık kuruluşlarının sayısı artmaya başlamıştır. Bu sebeple ülkemize tedavi amacıyla dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler gelmektedir. Ayrıca, ülkemizin coğrafi konumu ve sağlık sektöründeki yetişmiş ve eğitimli insan gücü ülkemizin sağlık turizminde tercih edilmesinin en önemli nedenleri arasındadır.
Bakanlığımızca hedef pazarlar Ortadoğu pazarı, Almanya, Balkan Ülkeleri, Rusya, ABD, Türk Cumhuriyetleri, İngiltere, Körfez Ülkeleri ve İskandinav Ülkeleri olarak belirlenmiştir. Bu alanda aynı zamanda yurtdışı tanıtım faaliyetlerini yürütmekte ve desteklemekteyiz. Ülkemizin ev sahipliği yaptığı pek çok Uluslararası Sağlık Turizmi Kongre, Fuar ve Organizasyonlarına Bakanlığımızca "temsil ve tanıtma desteği" verilmektedir.
Sürdürülebilir turizmin gereği sağlık turizmi sadece medikal turizmin gelen hastayı tedavi etmesi süreci olarak algılanmamalı, tüm sektör, devlet ve sivil toplum kuruluşlarının ortak paydada çalışmalar yapılması gereken bir alan olarak düşünülmelidir. Uçaktan inen turistin hastaneye gidinceye kadar süreci dünya standartlarında olmalıdır. Türkiye turizm stratejisi 2023 kapsamında sağlık ve termal turizminin Bakanlığımızca geliştirilmesi için önemli kararlar alınmıştır. Sağlık Turizminin önümüzdeki kısa dönemde Türk turizminin en hızlı gelişen dalı olacağı inancındayız.
Özellikle, Sağlık turizmi alanında, dünyadaki başarılı ülkelerin mevzuat ve uygulamalarının değerlendirilerek, rekabet analizi sonuçları, ülkemizdeki mevzuat çalışmalarında gözetilmesi hususu ile 2014- 2018 Onuncu Kalkınma Planında yer alan Sağlık Turizmi Bileşenleri sorumlularından olan Bakanlığımız, dünyada pazar hacmi giderek artan sağlık turizmi alanında ülkemizin mevcut durumunun incelenerek ve Türkiye'nin rekabet gücünü artırmaya yönelik gerekli analiz ve değerlendirmelerin yapılarak, sağlık turizminde politika yapıcı kurumların ve sektör paydaşlarının faydalanabileceği politika, strateji ve uygulamalar Sağlık Diplomasisi alanındaki katkıları ile doğru orantılı olarak geliştirilmelidir.
Ayrıca, Sağlık turizmi alanında Türkiye’ye gelen sağlık turistinin geliş amaçlan doğrultusunda uluslararası ana pazarların analizleri ve bu pazarlara giriş stratejilerinin hazırlanmasının, Türkiye'nin akreditasyon ve uluslararası standartlara uyumunun incelenmesinin faydalı olacağı görüşündeyiz.
Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklar ve sektör kurum ve kuruluşlarının katılımı ile gerçekleştirilen toplantılar neticesince Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Programı Taslak Eylem Planı hazırlanmıştır.
Bu hedefler doğrultusunda planlanan sorumluluklarımız ile birlikte, Dünya Sağlık Turizmi pastasından Türkiye'nin hak ettiği payı alabilmesi için tüm yurtdışı birimlerimizce de çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Ayrıca Onuncu Kalkınma Planı ile kurulma aşamasında olan Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulunda da üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz.”