Antalya Ticaret Borsası'nın (ATB) Mart ayı meclis toplantısı borsa binasında yapıldı. Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katıldığı toplantıda tarım sektöründeki sorunlar ele alındı.
İş dünyasında gittikçe derinliği hissedilen risk faktörlerinin, her zamankinden daha fazla ve hayati önemle yönetilmeye muhtaç düzeye geldiğini belirten ATB Başkanı Ali Çandır, "Bizler, ne karamsarlığın yaratacağı korkuya teslim olacak, ne de iyimserliğin götüreceği hayal dünyasına takılıp kalacak bir konumdayız. Her zamankinden daha fazla aklıselime, bilgiye, mantığa, sorgulamaya ve nihayet gerçeklerden uzaklaşmamaya ihtiyacımız vardır. Ancak bu sayede korkakça bir karamsarlığa ya da hayalperest bir iyimserliğe düşmeden, umutlarımızı ve üretme kapasitemizi canlı tutabilir, zorluklara karşı direncimizi artırabiliriz" dedi.
SON 35 YILDA KAPASİTE BİRİKTİ
Antalya'nın sahip olduğu kurulu kapasite ve potansiyel gücünden bahseden Ali Çandır, son 35 yıl içerisinde kentin, ciddi bir kurulu kapasite biriktirdiğini kaydetti. Antalya'nın ülkemizin dünya nezdindeki vitrini ve dünyaya en açık kenti olma gücüne sahip olduğunu dile getiren Çandır, şunları söyledi:
"Serbest bölgemizde orta-ileri teknoloji düzeyinde 10 ayrı sektörde üretim kapasitesine sahibiz. Eğitim düzeyinde ülkemizin ilk sıralarında bulunmaktayız. Turizm yatak kapasitemiz, ülke toplamının yarısına yakın düzeydedir. Örneğin İstanbul'un ise 3 katından fazladır. Kentimizin hinterlandında 3 uluslararası havalimanı bulunmaktadır ve gelen toplam yabancı turistin yüzde 32'sini ağırlamaktayız. Ülkemizin tüm örtüaltı kapasitesinin yüzde 40'ına sahip durumdayız. İller arası ticarette ise kentimiz, 54 milyar TL'lik mal alımına karşılık, 40 milyar TL'lik mal satan konumda bulunmaktadır. Yani 80 vilayetimizden net mal alan bir kentiz."
İSTANBUL YAKLAŞIMI ÖRNEĞİ
Şimdi ise kentin kurulu gücünü ve sahip olduğu potansiyelini göstermesi bakımından bu gerçekleri göz ardı eden ve umutsuzluğa sevk edecek bir karamsarlığa gerek olmadığını vurgulayan Ali Çandır, şöyle devam etti:
"İhtiyacımız olan şey, kentimizin topyekün zorluklara karşı direncini artırıcı bir yaklaşımın sergilenmesidir. Böyle bir yaklaşım hatırlanacağı üzere 2002 yılında 'İstanbul Yaklaşımı' ve 2007 yılında 'Anadolu Yaklaşımı' adlarıyla uygulamaya konmuştu. Direnç artırıcı böyle bir yaklaşımın dünyada da uygulamaları bulunmaktadır. Örneğin Londra, Kore, Tayland ve Malezya yaklaşımları adlarıyla dünyanın farklı yerlerinde yine direnç artırıcı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 'Antalya Yaklaşımı' adıyla isimlendirdiğimiz bu önerimizi ve talebimizi, hükümetimize sunuyoruz."
Antalya'nın bu zor döneminde böyle bir yaklaşımı hak ettiğini de ifade eden Ali Çandır, "Kentimizin tüm ekonomik hayatına en yüksek direnci ve faydayı sağlayacak şekilde, işletmelerin mevcut kamu ve özel kesim borç yükünün yeniden yapılandırılmasına dayalı olan 'Antalya Yaklaşımı' önerimizin, hükümetimizce dikkate alınmasını talep ediyoruz. Böylece Antalya'mızın ürettiği katma değer, sahip olduğu kapasiteyle uyumlu bir hale getirilebilecektir" dedi.
İLGİLİ BAKANLARA SUNULDU
Tarım Konseyi olarak hazırladıkları 'Acil Önlemler ve İyileştirici Önlemler' ana başlıklarından oluşan gerçekçi bir rapor hazırladıklarını belirten Ali Çandır, bu raporun ilgili tüm bakanlar, Vali Muammer Türker ve 14 milletvekiline sunulduğunu belirterek, "Bizleri ilgi ve dikkatle dinlediler. Kendileri için son derece faydalı bir çalışma olduğunu ve konunun takipçisi olacaklarını belirttiler. Umutlarımızı tazeledik çünkü onlar da konuyla ilgili çalışmalarını bizlerle paylaştılar" diye konuştu.
KREDİ BORÇ YÜKÜ 48 MİLYAR TL
Antalya'nın, genel ekonomik göstergeyle Türkiye'nin yüzde 2'si civarında bir yere konumlandığını belirten Ali Çandır, 1987- 2002 (iki binli yıllara kadar) döneminde ise Türkiye'nin yüzde 2.5'u civarında olduğuna dikkat çekti. Yine aynı dönemde genel ekonomik göstergelerle Türkiye'de 7'nci sıradaki Antalya'nın artık ilk 10'da tutunmaya çalıştığını belirten Çandır, "Güncel haliyle 48 milyar TL olan kredi yükünün 12.5 milyar TL'si turizm, 3 milyar TL'si tarım, 17 milyar TL'si tüketici kredisinden ve diğer kredi yükünden oluşmaktadır. Kişi başına takibe düşmüş kredi borcumuz 883 TL ile İstanbul'dan sonra 2. sırada bulunmaktadır. Kişi başına kredi kullanımında ise 23 bin 240 TL ile 4'üncü sırada bulunmaktayız" dedi.
BORCU ÖDEMEK İÇİN KREDİ
Kentimizin önemli karakteristiklerinden birinin, tasarrufçu kimlik olduğundan bahseden Ali Çandır, "Yani bankalardan kullandığımız kredi miktarı, mevduatımızdan düşüktü. Örneğin 2002 yılında bankalardaki mevduatımızın yüzde 17'si kadar kredi kullanır durumdaydık. 2015 yılında ise mevduatımızın yüzde 155'i kadar kredi kullanır konuma geldik. 2016 yılı ilk ayları itibarıyla nakit ihtiyacını karşılamak için çektiğimiz krediler, toplam kredinin yüzde 60'ını oluştururken, yüzde 33'ü ise önceki borçları ödeyebilmek için çektiğimiz kredilerden oluşmuştur. Yani sözün özü, borcu borçla ödeme eğilimimiz hızla artmaktadır" şeklinde konuştu.
HER 100 KATMA DEĞER İÇİN 94 TL KREDİ
2002'de Antalya'nın, yarattığı her 100 TL'lik katma değer için 5 TL kredi kullanırken, 2014 sonunda her 100 TL'lik katma değer için 94 TL'lik kredi kullanır duruma gelindiğini kaydeden Ali Çandır, "Doğal olarak bu da iyi bir yapı değildir. Sektörümüzde ise bu yapı, 2002 yılında her 100 TL'lik tarımsal katma değer üretimi için 4 TL kredi kullanmak şeklindeyken, 2014 yılı sonunda her 100 TL'lik tarımsal katma değer üretimi için 24 TL kredi kullanma düzeyine çıkmıştır" dedi.