Bahri Yılmaz, kaçak ve sahte bal ile tarımsal ilaçların etkilerine ilişkin uyarılarda bulundu. Aslında 'sahte bal' diye bir şey olmadığını, sahteliği insanların yaptığını aktaran Yılmaz, "Balı, arı sahte yapmıyor. Yavruları için ve ciddi anlamda da güzel yapıyor. Adamlar sahte, mısır glikoz şurubunu bal diye satıyorlar. Bu konuda korumacılık var ve bazıları korunuyor" dedi.
40 bin ton mısır glikozu şurubunun askeriyeye bal diye satıldığı açıklaması üzerine firmanın kendisini mahkemeye verdiğini anımsatan Yılmaz, "Sattıkları ürünün laboratuvar sonuçlarına göre haklı çıktım ve mahkemeyi kazandım. Bazı bölgelerde askeriyeye mısır glikozu hala bal diye satılmaya devam ediyor. Yine bu olay hastaneler ve bazı küçük otellerde de var" dedi.
DOĞU SINIRINDAN KAÇAK BAL GİRİYOR
Türkiye'ye doğu sınır kapılarından 'gres yağı' diye kaçak ve sağlıksız bal girişi olduğunu söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bunlar tamamen kontrolümüz dışında. İran üzerinden gelen ballar kontrolsüz, tozun toprağın içinden getirip benim insanıma sunmaya çalışıyorlar. Ayırt edebilmek için tüketici markaya bakacak. Avrupa, içinde antibiyotik olduğu için Çin balını almıyor. İran üzerinden gelen balların nereden geldiğini ise bilmiyoruz. İsterse bir teneke gelsin, bizi çok rahatsız ediyor."
EN BÜYÜK DÜŞMAN TARIM İLACI
Trakya'da ayçiçekte kullanılan bir tarım ilacı nedeniyle geçmişte binlerce arının öldüğünü hatırlatan Yılmaz şöyle konuştu:
"Bu ilacı üreten Almanya yasaklamış, kendi ülkesinde kullanmıyor, bize satıyor. Pamuk tohumu, ayçiçek, mısır, şeker pancarı tohumlarında kullanılıyor ve dolayısıyla tohum çimlendiğinde bitkinin bünyesine gidiyor. Arı nektar almaya gittiğinde yönünü kaybediyor, kovana gelemiyor. Türkiye'de ayçiçek ve kanolada yasaklandı. Biz tüm Türkiye'de yasaklanmasını istiyoruz. Maalesef 'Avrupa'nın stokları ne olacak?' sorularıyla karşılaşıyoruz."
Bu işin ciddi ele alınması gerektiğini vurgulayan Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz açıklamasını şöyle tamamladı:
"Bakanlık hassas ama bilimadamları yanlış yönlendiriyor bazen. Türkiye arıcılığının en büyük düşmanı tarım ilaçlarıdır. Son yıllarda kanser vakalarının ciddi artış gösterdiğini görüyoruz. Türk toplumunun da en büyük düşmanı tarım ilaçlarıdır. Çünkü ilaçların hepsi kanserojen. Tarımsal üretimde çiftçimiz çok bilinçsiz. İyi tarım uygulaması yapılan ülkelerde çiçek açan bitkilere ilaç atılmaz. Akdeniz'de, Trakya'da maalesef atılıyor ve bu büyük bir tehlike. Bu önlenmezse Türkiye birçok ürünü ithal etmeye başlar."