ATSO'nun geçen ayki meclis toplantısında, Konyaaltı sahilindeki piknikçilere ve çamaşırlarıyla denize girenlere büyük tepki gösteren ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin halka ücretsiz şezlong ve şemsiye hizmeti verdiği Konyaaltı sahilinde yaşananları, "Konyaaltı sahilinde adam gelmiş kilimi sermiş, piknik tüpüyle yemek yapıyor, öbür tarafta biri mangal yapıyor, bir diğeri afedersiniz külotla denize giriyor. Denize girmenin de kentte yaşamanın da kuralları vardır" diye eleştirdi.
Temmuz ayı meclis toplantısında Konyaaltı sahiline ilişkin tepkilerini hatırlatan Budak, sonrasında bu konuda bazı kriterler belirlenerek, sahilde afiş haline getirildiğini söyledi. Budak, plajı işleten Büyükşehir Belediyesi'ne ait ANET şirketinin 'Plaj Kullanım Talimatı'nı meclis üyeleriyle paylaştı.
ÇAMAŞIRLA GİRMEK YASAK
Plaj kullanım talimatında, şezlong ve şemsiye kullanım saatlerinin yanı sıra, plajda piknik yapmanın, mangal veya yanıcı alet kullanmanın, yemek pişirmenin yasak olduğu belirtiliyor. 'Denize mayo harici kıyafetlerle (iç çamaşırı vb.) girmek yasaktır' maddesinin de yer aldığı talimat, 'Plajda gece konaklamak yasaktır. Halkın kullanımının yoğun olduğu kesimlerde evcil hayvanların denize sokulması yasaktır. Çöpler, plaj yerine çöp bidonlarına atılmalıdır. Güvenliğiniz için tüm plaj 24 saat güvenlik kamerasıyla izlenmektedir' gibi 12 maddeden oluşuyor.
SAHİLİ ANTALYA TANITIM A.Ş.'YE VERİN
Konyaaltı sahili işletiminin, içinde tüm belediyeler, turizm örgütleri gibi kentin ilgili tüm kurumlarının olduğu Antalya A.Ş.'ye verilmesi gerektiğini bir kez daha tekrarlayan Çetin Osman Budak, "Bu şirket benim değil Antalya'nın. Yanlış gördüklerimizi söyleriz. Bu konuda duyarlılık gösteren Antalya Büyükşehir Belediye Başkanına teşekkürlerimi sunarım. Kent gündemine ilişkin duyarlılıklarımız devam edecek. Çünkü buraya 12 milyon sayılabilen, transitle birlikte 15 milyon turist geliyor. Ve burada yaşamanın mutlaka kuralları olmalıdır" diye konuştu.
DÜĞÜN VE KONVOY YASAKLARI DA UYGULANDI
Sokak aralarındaki düğünler ve trafiği kilitleyen düğün konvoylarını da dile getirmeleri üzerine Antalya Valiliği'nin bu konuda genelge çıkarttığını belirten Budak, "Sayın vali sokak- cadde aralarında yüksek volümle düğün yapılmasına karşı kesin yazılarını yazmışlar, konvoylara ilişkin uyarılar yapılmış ve gerekli talimatlar ilgili birimlere gönderilmiş" dedi.
SIRA ZEYTİNLİKLERE Mİ GELDİ?
25 dönüm altındaki zeytinlikleri imara açacak tasarıyı anlamanın mümkün olmadığına değinen Budak bu konuda şunları söyledi:
"25 dönüm altındakiler zeytinlik sayılmayacakmış. Antalya bölgesinde birlerce yıldır zeytincilik yapılıyor. Çevresi, ova ve dağlarında 2 bin- 2 bin 500 yaşlarında zeytin ağaçları var. Kültürel ve tabi değerlerimizdir. Dünyada artık çevre birinci planda ve tarım toprakları stratejik öneme sahip. 25 dönüm altı zeytinlikleri neden gündeme getirdiklerine ilişkin tatmin olmadım. Taş ocakları mı, konut mu, mermer ocakları mı, bu sorunun cevabı yok. Zeytinliklerle ilgili bu acele niye. Biz önce çevreyle ilgili duyarlılıklarımızı gündeme getirmeliyiz. Antalya'da bu kadar yatırım yetmedi mi? Daha fazla tarım topraklarının üzerine spekülasyon yapılması, inşaat yatırımlarının vahşice, çılgınca devam etmesinin karşısında olacağız."
'ADRASAN'I GİDİP GÖRÜN'
Adrasan'da yangın sonrası ortaya çıkan facianın, ancak gidip görülerek anlaşılabileceğini belirten Çetin Osman Budak, şöyle konuştu:
"1946'da o yamaçların tamamı yanmış. 70 yılda yemyeşil bir hale gelmiş ve şimdi simsiyah durumda. Buradaki eksiklik zamanında müdahale olamamış. Antalya'da birkaç tane uçak ve yangın helikopteri olduğu, aynı anda başka bir yerde yangın çıksa müdahale olamayacak. Pansiyonların yanması rüzgar değişikliğiyle olmuş, fakat rüzgar değişmese o dağlar acaba ne olacaktı. Tedbirin artık orman yangınlarına göre alınması lazım. Çevre bilincinin sanayiciden turizmciye herkeste oturması gerekir. Çevre sorunları büyürse bugünkü turizm Antalya'da yapılabilir mi, soru budur."
'KADIN PLAJI İHTİYAÇSA NEDEN OLMASIN'
Antalya'da çok tartışılan Kadınlar Plajı'nı da değerlendiren Budak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben Antalyalıyım. Yüzmeyi Mermerli Plajı'nda öğrendim. 5- 6 yaşlarındayken annelerimiz bizi oraya götürürdü, o zaman kadınlar plajıydı. 60'lı 70'li yıllarda kadınların saati vardı 2'ye kadar, öğleden sonra erkekler. Bu bir ihtiyaçsa neden olmasın. Büyütmemek, abartmamak lazım. Fakat başka yerlere çekiliyorsa, ben bunu burada yorumlamam. Bir oda başkanı olarak böyle bir ihtiyaç varsa, kadınların böyle bir talebi de varsa, pozitif- negatif ayrımcılık sınıfına sokulmaması lazım. Böyle bir ihtiyaç varsa giderilmesi de Antalya'daki yöneticilerin görevidir."