ANSİAD'ın 8'inci Olağan Toplantısı'nın konuğu Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök oldu. Akra Barut Otel'de akşam yemeği eşliğinde gerçekleşen toplantı kokteylle başladı. 'Barışmış bir Türkiye artık hayal mi? Hala mümkün mü?' başlıklı konuşması öncesi Özkök, yeni ANSİAD üyeleri Burçin Ekici, Ramazan Taş, Fatih Onkar, Erdal Başaran ve Hasan Ali Ceylan'a üyelik belgelerini takdim etti.
Antalya'nın Türkiye'de en önem verdiği kentlerden biri olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Özkök, "Rahmetli Turgut Özal burada Dünya Bankası'yla birlikte Antalya projesini başlattığı zaman savunucularından biriydim. Hatta solcu arkadaş grubumdan epey dayak yedim" dedi. Özkök, Özal'ın başlattığı projenin Türkiye'de yepyeni bir dönemi başlatmakta olduğunu o yıllarda hissettiğini anlattı.
Sıcak siyasi gündemden Türkiye'nin değişen sosyolojisine, dış politikadan, siyasi tarihinin çalkantılı yıllarına ve müziğe geniş perspektifte değerlendirmelerde bulunan Ertuğrul Özkök, Anayasa'da laiklik tartışmalarında sıcak gündeme ilişkin şunları söyledi:
"Ben iflah olmaz bir iyimserim. İyimser olmanın zararını da görmedim. Ancak son zamanlarda iyimserliğim törpülendi. Gördüğüm şeyler, mesleğimde yapılanlar, genç insanlara yapılanlar, sokaklarda olup bitenler. Bunları gördükçe eskiye göre çok daha sık ağlıyorum. Buraya gelirken karamsardım. Laiklik tartışmaları. Biraz önce Cumhurbaşkanı'nın konuyla ilgili yaptığı konuşma geldi. Cumhurbaşkanı diyor ki, 'Anayasa ile dinin ne alakası var.' Benim söylediğim şeyin aynısını söylüyor. 'Ben' diyor, 'Dinimi özgürce yaşıyorsam laikliğin olmasının kime ne zararı var' diyor. Bugün herkesin içini rahatlatacak tek iki cümle bu. Aslında Cumhurbaşkanı bugün Türkiye'de aklı başında bir insanın söyleyebileceğini, olabilecek en etkili, yalın ve güzel biçimde söylemiş. Çok doğru bir soru geliyor o zaman 'İnanıyor musunuz?' İnanmıyorum ama inanmak istiyorum. Saf tarafım. Bu önemli bir şey. Yalnız, biliyorum ki söylediğim şeylerle ilgili herkesi ikna etmem mümkün değil. Çünkü arada yaşadığımız 5 - 6 yıllık bir süreç var ki. Benim karıma bunu söylesem ütüyü fırlatmıştı 'saftorik' diye. İnanmazsak nereye gideceğiz?"
Son 5 yılda gittiği her ülkede karşılaştığı en olumsuz kelimelerden birinin maalesef 'Türk' ve 'Türkiye' kelimesi olduğunu belirten Özkök, "Herhangi bir insana sorun, 'Sizce Antalya kelimesi mi daha olumludur, Türkiye ve Türk kelimesi mi?' Size verecekleri cevap 'Antalya' olacaktır" diye konuştu.
Bundan 7 yıl öncesine kadar çok yukarı çıkan müthiş bir Türkiye imajı olduğunu savunan Özkök, Türkiye ve Türk imajının bu noktaya gelmesinin sorumlusu olarak Türkiye'yi yöneten iradeyi işaret etti.
Türkiye'de artık böyle bir ortamının sürdürülebilir olmadığını belirten Özkök, "Şu anda karamsarlığın dibindeyiz. Ama sanmayın ki AKP'ye oy veren insanlar açısından da en iyi durumdayız. Tayyip Erdoğan'ın kendisi açısından da en iyi durumdayız. Ülkenin Cumhurbaşkanı 2 bin 500 polisle kendini koruma gereksinimi duyuyorsa 'Bu ülkede kendini iyi hissediyor' demek zordur" şeklinde konuştu.
Çok büyük yanlışların biriktiğini kaydeden Özkök, bu alanlardan birinin de dış politika olduğunu söyledi. Özkök, "Suriye'de bizimle alakası olmayan bir politikayı yürütmeye başladığınız zaman bunun halkınıza maliyetinin ne olacağını düşüneceksiniz. Kahramanlık menkıbeleriyle Rus uçağını düşürdüğünüz zaman Antalya'da parça etkili atom bombasına dönüşeceğini düşüneceksiniz" diye konuştu.
Türkiye'nin artık intikam duygularını ortadan kaldıracak çizgiyi çekmesi gerektiğini belirten Özkök, konuşmasının sonunda "Ben, Türkiye'de barış içinde yaşamanın tekrar mümkün olacağı bir noktaya geleceğiz diye düşünüyorum. Yarın değil belki" dedi.