Tüm birikimleriyle Antalya'da daha önce bir lise yaptıran Saime- Salih Konca çifti, kalan paralarıyla bir okul daha yaptırmak istedi. Valilikle protokol imzalayan çift, Konyaaltı'nda Akkuyu Mahallesi'nde Milli Eğitim'in gösterdiği araziye ikinci okulu yaptırmaya başladı. Konca çifti okulun tamamlanma aşamasına gelmesinin huzurunu yaşarken, arazideki küçük hisse sahiplerinin 'kaçak inşaat' suçlaması ve 'kamulaştırmasız el atma' davası açması üzerine şok yaşadı. Bu nedenle savcıya ifade verdiklerini, kalp hastası eşinin üzüntüden vefat ettiğini anlatan emekli emniyet müdürü Saime Konca, "Hayır işlediğimiz için şüpheli sıfatıyla ifade vermek durumunda kaldık. Binbir emekle kazandığımız paramızla yaptırdığımız okulun ortada kalması, bizi çok çok üzdü" dedi.
'HAYIR İŞLEDİK, SANIK OLDUK'
Saime Konca, eşinin vefatında bu olayların da etkisi olduğunu söyledi. Bir kızı ve eşinin adını taşıyan torunu olduğunu aktaran Saime Konca, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Eşim zorluklar içinde okumuş bir insandı. İnanın o kadar çok çalışıp, o kadar çok tasarruf ettik ki, biriktirdiğimiz üç beş kuruşu da eğitim için harcamaya karar verdik. Önce Lara bölgesinde 24 derslikli bir lise yaptırdık. Bu okuldan birçok öğrenci mezun oldu. Mezunlarımızın bazılarını bugün televizyon ekranlarından izliyoruz. Aralarında tanınmış sanatçılar var. Alışveriş için dışarı çıktığımda bazı gençler koşa koşa gelip, 'Biz sizin yaptırdığınız okuldan mezunuz' diyerek sarılıyor. Kalan bir miktar paramız vardı. Onunla bir okul daha yaptıralım dedik, Milli Eğitim'e başvurduk. Konyaaltı'ndaki Akdeniz Üniversitesi çıkışında polis lojmanlarının yanındaki arsayı gösterdiler. 'Okulu buraya yapabilirsiniz' denildi. Milli Eğitim'in gösterdiği plan ve proje üzerine inşaata başladık. Müteahhitle anlaştığımız sürede inşaatı büyük ölçüde tamamlayıp çatısını örttükten sonra okulu Milli Eğitim'e devrettik. Milli Eğitim de okulun diğer eksiklerini tamamlayıp eğitime açacaktı. Ancak tam bu süreçte savcılıktan yazı geldi. 'Okul yapılan arsanın bir kısmı özel mülkmüş. 'Siz özel mülk üzerine bina yapmışsınız. Bu nedenle hakkınızda dava açıldı, gelin ifade vereceksiniz' denildi. Bu durumdan, bizi ifadeye çağıran savcı da çok üzüldü. Dedi ki 'İsterseniz gelip evinizde ifadeyi alayım.' Biz de 'Kendimiz geliriz' dedik. 'Devlete karşı gelecek halimiz yok' dedik. Ben emniyet teşkilatında 30 yıl görev yaptım. Bir asker olarak 30 yıla yakın süre de eşim çalıştı. Hem ben, hem eşim o tarihe kadar görevimiz dışında hiç mahkemeye gitmemiştik. Ama hayır yapıyoruz diye mahkemeye gidip ifade vermek durumunda kaldık. Ne kadar acı biliyor musunuz. Hayır işlediğimiz için şüpheli sıfatıyla ifade vermek durumunda kaldım."
'SORUN ADIMIZIN OKULA VERİLMESİ DEĞİL, ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ'
'Okul arsasında hissemiz var' diye şikayetçi olanlarla ilgili üzüntüsünü de dile getiren Saime Konca sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem ki sizin hisseniz vardı, neden okulun inşaatı tamamlanma aşamasına kadar şikayetçi olmadınız. O okulun temeli törenle atıldı. O zaman gelip bizi uyarsaydınız, biz de 'orada boşuna yatırım yapmayalım' derdik. Ama biz işimizi tamamlayıp çatıyı örttüğümüz sırada dava açmışlar. Okulun yapımı durduruldu. Biz 2010 yılında inşaata başlayıp 6 ay içinde binayı tamamlama aşamasına getirmiştik. Dava açılmasaydı 2010 yılı Eylül ayında okulumuz eğitime açılacaktı. Mahkeme süreci devam ettiği için Milli Eğitim de bir şey yapamadı. İnşaat durdurulunca Sarısu'da TOKİ'nin yaptırdığı bir okula bizim adımızı verdiler. Ama sorun adımızın verilmesi değil. Sorun çocukların eğitimi. O inşaatın durdurulmasına çok üzüldük."
'ÜZÜNTÜMÜZ SONSUZ'
Bu olayların devamında eşini 2012 yılında kaybettiğini anlatan Saime Konca şunları söyledi:
"İnanın, eşimin ölümünün sebeplerinden birisi budur. Eşim çok işkolik bir insandı. Her sabah evimizden çıkar, okulun inşaatına giderdi. İşçilerle, ustalarla, müteahhitle, mühendislerle konuşur, çalışmaları takip ederdi. Müteahhidimizin çocukları da Lara bölgesinde yaptırdığımız okuldan mezundu. Bu nedenle müteahhit de yaptırdığımız okul için elinden geleni yapıyordu. Ben de inşaatın her aşamasını takip ederdim. İnşaat yükseldikçe mutlu oluyordum. Binbir emekle kazandığımız paramızı harcayarak yaptırdığımız okulun ortada kalması hakikaten bizi çok çok üzdü. Üzüntümüz sonsuz."
'EŞİM AÇILDIĞINI GÖREMEDİ, BEN GÖRMEK İSTİYORUM'
Eşinin vefatından sonra acılarının daha da katlandığını anlatan Saime Konca, şöyle konuştu:
"Çok çok üzülüyorum. Sık sık o binanın önünden geçiyorum. İçim yanarak bakıyorum. Ben orada çocuklarımızın, öğrencilerimizin cıvıl cıvıl okuduklarını, oynadıklarını, ilim irfan sahibi olduklarını görmek istiyorum. O inşaatı durduran arsa hissedarlarına da insaf diyorum. Çünkü buraya başka bir şey değil, okul yapılıyor ya. Niye biraz anlayış göstermiyorsunuz. Eşim o okulun açıldığını göremedi. Ben görmek istiyorum. O arsada hissesi olanlara ve bu hissedarları organize eden avukat beyden insaf istiyorum. Bu bir hayır meselesidir. Öteki dünyaya götürülecek bir şey yok. Eşimin ruhunun da incindiğini düşünüyorum. Muhakkak üzüntü içindedir. Ben onun orada rahat yatmasını istiyorum."
AVUKAT, RESMİ KURUMLARI SORUMLU TUTTU
Arapsuyu köylüleri adına 'kamulaştırmasız el atma davası' açan avukat Niyazi Abay ise bu olaylardan resmi kurumları sorumlu tuttu. Okul arsasının yarısının devlete ait olduğunu, kalanının Arapsuyu köylülerine ait hisselerden oluştuğunu anlatan Niyazi Abay, "Antalya Valiliği, Milli Eğitim Müdürlüğü, Konyaaltı Belediyesi yaşananların sorumlusudur. Vatandaş hissesi olan bir yerde ruhsatsız okul binası inşaatına başlanmış. Hissedarlar bizden talepte bulununca dava açıldı" dedi.
Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay ise açtıkları kamulaştırma davası sonrasında vatandaşların açtığı davanın düştüğünü ve hayırsever çiftin mahkemeyle ilgisinin kalmadığını söyledi. Müdür Gülay, "Kamulaştırma davası da temyize gitti. Yargıtay'dan onanınca tapuları alıp okulumuzu da bitireceğiz" diye konuştu.