Türel, bu mücadelede yerel yönetimlerin merkezi hükümetin çabalarının toplumun kılcal damarlarına ulaştırılmasında önemli rol oynadığını söyledi.
Antalya'nın Türkiye'nin nüfusu en hızlı artan, iç göç alan 5'inci büyük şehri olduğunu ve yabancı ziyaretçi sayısında İstanbul'la yarıştığını kaydeden Türel, bunun beraberinde sosyal ve kültürel bazı sorunları getirdiğini söyledi. Türel, "Bir turizm ve liman kenti olarak Antalya küreselleşmenin avantajları kadar dezavantajlarının da en önce ulaştığı kentler arasında" dedi.
Dolayısıyla Antalya'da farklı kültürleri kaynaştırmak, suçla mücadele etmek, huzur ve güvenliği sağlamanın, kentin gelişimi ve refahı açısından öncelikli bir konu olduğunu aktaran Türel, şöyle konuştu:
"Antalya çok dinli, çok mezhepli, çok kültürlü, kadim geleneklerin izlerini modern kimliğiyle bütünleştirmiş bir şehir. Bu tarih yalnızca şehrimizin turistik çehresinde değil Antalya halkının da kültürel kodlarında mevcut. Hoşgörü, misafirperverlik, farklılıklara saygı içselleşmiş değerlerimiz. Antalya'yı evi olarak benimseyen vatandaşlarımıza ve yabancı misafirlerimize bu değerler temelinde güvenli ve güçlü bir kent sunmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız."
Bu bağlamda Bursa'da intihar eylemi gerçekleştiren PKK terör örgütü ile Gaziantep'te intihar eylemi gerçekleştiren DEAŞ terör örgütü arasında fark görmediğini kaydeden Türel, "Ne PKK Kürtleri temsil etmektedir, ne de DEAŞ'ın İslam dini ile alakası vardır. Diyarbakır'ın UNESCO ödüllü tarihi mekanlarını hendek kazıp patlayıcı döşeyerek tahrip eden PKK ile Musul müzesinde Asur heykellerini yıkan DEAŞ vandallık ve barbarlıkta yarışmaktadır. Antalya'da teröristler, vandallar ve barbarlara yer yoktur" diye konuştu.
Bu çerçevede, Antalya Valiliği bünyesinde İçişleri Bakanlığı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'na bağlı eşgüdüm biriminin kamu kurumları, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarıyla projeler yürüttüğünü belirten Türel, bu projelerde iç göçle gelen kitlenin kent kültürüne uyum sağlaması, etnik, siyasi ve kültürel farklılıkların kaynaşma ve kültürel zenginlik temelinde diyaloga dönüştürülmesinin amaçlandığını söyledi. Bu amaca yönelik olarak sivil toplum kuruluşlarının birbiriyle iletişimini güçlendirecek bir platform oluşturulduğunu da sözlerine ekleyen Türel, "Antalya'da faaliyet gösteren 50 STK'nın katılımıyla oluşturulan Antalya Birlik ve Kardeşlik Platformu'nun Mart 2016'da resmen kuruluş başvurusunu yapmasından memnuniyet duyuyoruz" dedi.
Türel, Antalya'nın dinamik bir özel sektöre sahip olmasının da daha güvenli ve güçlü bir şehir kültürüne katkı sağladığını söyledi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nın genç istihdamını desteklemek ve genç işsizlik oranını azaltarak istihdam artırmaya yönelik uygulamaya başladığı AB destekli 'Benim İşim Benim Geleceğim' projesini iyi bir örnek olarak gösteren Türel, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu projelerin yürütülmesinde hassasiyetle üzerinde durulması gereken nokta şiddete varan aşırıcılık veya suçla mücadelede hedef kitle tanımının doğru yapılmasıdır. Etnik, dini veya mezhepsel temelde ayrımcı uygulamalardan kaçınılması ve hayatın tüm veçhelerine dokunan hizmetlerimizin güvenlikçi kalıplara sokulmasından ziyade güvenlik hizmetlerinin toplumun desteğini alacak şekilde risk altında olduğunu düşündüğümüz mahalleler, sokaklar ve ailelere sosyo-ekonomik ve kültürel dokularına uygun şekilde ulaştırılmasıdır. Çabalarımız süreklilik arz etmeli, çok katmanlı olmalı ve içselleştirilmelidir."