|
 |
FAİZ LOBİSİ BANKALAR VE ANTALYA 2016
|
 |
|
 |
 |
Ben köşe yazılarımı yazarken tarihe bir not düştüğümü düşünerek kaleme alırım.
Benim için Türkiye’me, Antalya’ma, memleketimin insanına, yavru vatanımız KKTC’ye olabilecek faydam önemlidir.
Benim gazetecilik mesleğimin ilkeleri bununla başlar.
BuyukAntalya.com ve Byturco.com’daki köşe yazılarımın arşiv bölümüne girerseniz geçmişte yazdıklarımın aynı ilkelerle gerçekleşmiş olacağını göreceksiniz ve yazdıklarım bir bir çıkmıştır.
Ne gazeteciliğimde, ne de yazdığım kitaplarım, bestelerim için mesele pop starlık, şovmenlik, kokteylden kokteyle, o yemekten bu toplantıya katılma, boy gösterme asla olamaz.
Kısaca kalemimin efendisi hep benim, ben olacağım ve kalemimi hep ülkem ve insanlık için kullanacağım.
Özellikle köşe yazılarımda ele aldığım konuları dikkatle seçer, geniş çaplı araştırma ve çalışmayla bir noktada toplar ve kaleme alırım.
Kara Propaganda ve Başkan Türel yazım tam istediğim gibi tarihe not olarak düşülecek şekilde ilgi gördü, beğenildi, büyük ses getirdi.
Köşe yazım Antalya’da yaşanan gerçekleri yansıttığı için iş dünyası, turizmciler ve STK’lardan açıklamalarla destek gördü.
Son olarak Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı paketle de inşallah 2016 turizm sezonu Antalya’ya iyi gelecek.
Bu konuyla ilgili çalışmalarım ve iş dünyasından birçok kişiyle yaptığım sohbette ortaya çıkan bir gerçeği de köşemde özel olarak yazma gereği hissettim.
Çünkü bu konuda kara propagandaya karşı turizm hizmet seferberliğinde çok önem teşkil edecek bir konu.
Aynı konuda Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, “Faiz lobisi emmeye devam ediyor” şeklindeki açıklaması tam yazımı hazırlarken düşüncelerimin doğruluğunu ön plana çıkardı.
Antalya turizmi, tarımı kısaca ticaretin özel ve devlet bankalarının tutumundan dolayı çok büyük sıkıntı içerisinde olduklarını öğrendim.
Bu konuda Antalya bölge müdürlerine ve şube müdürlerine büyük görev düşüyor…
Öncelikle sanki bir vatan haini gibi yangına körükle gitmekten vazgeçmeleri lazım.
Bunun altını çizerek tekrar ediyorum. Antalya’nın en önemli iş adamlarına, sektörün devlerine karşı takınılan tutum son derece yanlış bu art niyetin arkasnda ne var araştrılmalıdır.
1990’lı yıllarda ben Sabah Gazetesi’nin bölge temsilciliği görevini yürütürken körfez savaşında tefecilerin eline geçen birçok işletmenin sebebi de o günkü şartlarda bazı bankaların panik yaratmasından kaynaklandığını çok iyi biliyorum.
Bankaların; özellikle bir devlet bankasının bölge müdürünün yarattığı panik çanta çanta tefeci parasıyla borcunu ödemeye çalışan iş adamlarının sonunu getirmişti.
2008-2009 yılları arasında bankalar aynı acımasızlığı gösterdiği için birçok önemli iş adamı malını mülkünü satmak zorunda kalmıştı.
Şimdi Antalya iş dünyasının lokomotifi olan büyük şirketlerin ‘Rus uçağı düştü’, ‘Savaş mı çıkar’, ‘Turist gelmezse ne olur’, ‘Ortalık yanar, tutuşur’ , 'Antalyadaki oteller satılık ' şeklindeki kara propagandalarla moral açısından olumsuzca etkilenmesine sebep olanların arasında bazı özel ve devlet bankalarının bölge müdürleri, şube müdürlerinin de yer aldığı konusunda bana yapılan şikayetler bir değil, iki değil…
Antalya’da gerek küçük ölçekli veya büyük ölçekli iş yapan insanların, şirketlerin cirolarını katlaya katlaya büyüdüğü dönemde paylarına düşen geliri elde eden bankalar bugünlerde rahmetli Sakıp Sabancı’nın bir sohbetimizde, “Herkes başarı paylaşımında taşın altına elini koymalıdır” sözünü hatırlatarak Antalya’da iş dünyasının en çok şikayeti olan resmi ve devlet bankalarının ‘kriz bahanesiyle’ kredileri geri çağırmalardan, teminatı alıp da ‘Line’ açmak yerine çalışmayız demekten vazgeçmelidirler.Bu tür söylemleri yapan görevlilerin art niyetli olup olmadıkları araştırılmalıdır.
Aynı hassasiyeti Antalya’da vergi dairesi ve SKK yetkililerinin de göstermeleri gerektiğine inanıyorum.
Ben geçen yazımda Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e seslenmiştim çünkü yerelde Antalya’nın sesini herkese ulaştıracak bir insan. Antalya Valimiz Sayın Muammer Türker ile birlikte resmi ve özellikle devlet bankalarının bölge müdürlerine “Ne oluyor beyler? Buyurun bir mütalaada bulunalım” diyerek bir masada toplayarak Antalya iş dünyasının önünün açılmasının sağlanması gerektiğine inanıyorum. Sanırım özel ve devlet bankalarıyla ilgili bana gelen şikayetler gibi aynı konuda kendisi de şikayetler alıyordur.
Bu konuyla ilgili Antalya'da yapılacak çalışma sonrası Ankara’da bu konuya yönelik görüşmeler Antalya iş dünyası için yapılacak çalışmalar ile “Battı, batıyor, batacak” denilerek tarihe geçecek kötülük yapılan bir çok iş adamının önünü açarak Antalya ekonomisine büyük bir rahatlama getirilecektir.
Sanırım mesajım yeteri kadar anlaşılmıştır.
Umarım aynı hassasiyeti bu işi çözme pozisyonu olan kişiler ve kurumlar da gösterir.
Antalya’mız için takipçisi olacağım…