|
|
ZAMAN, VEFA, DOSTLUK VE ERDOĞAN
|
|
|
|
|
Hiç düşündünüz mü?
Zamanı doğru kullandığınıza emin misiniz?
En son ailenize, akrabanıza, dostlarınıza ne kadar vakit ayırdınız?
Seni dost olarak gördüğüne, size değer verdiğine inandığınız kişiye “Hadi gel bir kahve içelim, sohbet edelim, her şey yolunda gidiyor mu?” diye ne zaman sordunuz?
Günümüzde çoğu insanın hayatında “ZAMAN FAKİRLİĞİ” var ve maalesef insanlar bunun farkına varamıyor.
Zaman, yani “time” doğru yerde, doğru insanla kullanılırsa değer kazanır.
İşte bu; insana başarıyı ve mutluluğu getirir.
Bu; insana, çevresine dostluğunu, vefasını gösterir.
Günümüzde “Zaman Fakirliği” bulaşıcı bir hastalık gibi, insanoğlu adeta robotlaşmış.
Sabah kalkmak, kahvaltı yapmak, işe gitmek, araba kullanmak, toplantı yapmak gibi günlük olağan işler belli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşemediği için çoğu insanda stres ve gerginlik var.
Türkiye’de bu yüzden depresyon ilacı kullanımı had safhada.
İnsanlar kendilerine zaman ayıramadığı, randevu veremediği için yakınlarını, dostlarını üzmüş, kırmış oluyor.
Bu yüzden bu kırgınlıklar, bu küskünlükler zamanla düşmanlığa bile dönüşebiliyor.
Daha da ilerisinde “Zaman Fakirliği” aile, iş, dostluk ilişkilerinde telafisi olmayan büyük uçurumlar oluşturuyor.
Vefa, dostluk ortadan kalkıyor.
Çoğu insan da bu yüzden çevresini kaybediyor.
Zamanını iyi değerlendiren ve bu yüzden vefasını, dostluğunu hissettiren insanlar toplumda öne çıkıyor, sevgiyle, saygıyla anılıyor.
Bu konuda özellikle vefa, dostluk, zaman ayırma konusunda son 7 yılda defalarca köşe yazılarımda konu ettiğim insan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Yıllardır yazmışımdır…
İsteyen geçmişte yazdığım köşe yazılarımdan okusun.
Onun için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı vefa ve dostluk örneği olarak göstermem en doğal hakkımdır.
Yıllar önce İbrahim Tatlıses’in vurulma olayından sonra, Menderes Türel’in milletvekili seçimi öncesi yazdığım köşe yazısında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vefasını ve dostluğunu göstereceğini o tarihlerde sizlerle paylaşmıştım.
2014 yılında Başbakanlık görevi sırasında kendisine hitaben yazıp hediye etmiş olduğum “O Gönüllerdeki Lider” şiirimde de dostluğunu ve vefasını vurgulamıştım.
Siyasi yaşamına başladığı günden, belediye başkanlığı dönemine; başbakanlık döneminden, cumhurbaşkanlığı dönemine Cumhurbaşkanımız Erdoğan zamanını bu konuda en iyi kullanan insan ve liderdir.
Dostluğunu, vefasını, sevgisini hiç eksik etmediğini herkes tarafından bilinir ve bu özelliği tüm dünyada dalga dalga yayılmıştır.
İnsanlar 15 Temmuz gecesi ona inandıkları, ona güvendikleri, dostluğunu, vefasını bildikleri için bir telefonla ağzından çıkan söze; ölüm pahasına tankın, topun, tüfeğin, bombaların önüne kendilerini siper etmişlerdir.
Kasımpaşa’da, Fatih’te eski berberinden terzisine; taksicisinden asker arkadaşına; sınıf arkadaşından mesai arkadaşına; mahalle arkadaşından siyasetteki yol arkadaşına vefasını, dostluğunu belli eden, onlara zaman ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu özelliği onun liderliğini şimdi de başkanlık yolunu açan en büyük etken olduğuna inanıyorum.
İnsanlar O’nu biliyor, güveniyor ve inanıyorlar ve bu yüzden çok seviyorlar.
Erdoğan’ın bu özelliği bence herkese örnek olmalıdır.
İnsanlar vefayı, dostluğu, sevgiyi, saygıyı ve zaman ayırmayı öğrenmelidirler.
Bu yüzden kendi çapında, görevinde, mevkiinde, makamında, kariyerinde insanlar ne olursa olsun; zamanı doğru kullanırsa, vefasını, dostluğunu ailesinden ve çevresinden yakınlarından eksik etmezse; vefasıyla, dostluğuyla anılan gerçekten sevilen bir insan olacaktır.
Belki farkında olan vardır, olmayan vardır.
ZAMAN, VEFA, DOSTLUK VE ERDOĞAN köşe yazım insanlara rehber olabilir diye düşünüyorum.
mehmetkesim@byturco.com