Korkuteli MHP İlçe başkanlığına atanan, Osman Yılmaz, “Şimdikiler edebiyat yapıyorlar, siyaset yaptıklarını zannediyorlar, geçmişte MHP’lilere her türlü acıları çektirdiler, baktılar ki olmuyor, bizlerle dost oldular ve çok şeyler öğrendiler. Ben idamdan döndüm, inandığım davamın takipçisiyim, yine de idam sehpasına çıkarım, yine de tünel kazar cezaevinden kaçarım” 
 
Osman Yılmaz, yüzüne baktığınız zaman yılların acı çekmişliğin ifadesini her an görebileceğiniz bir kişi ve davasına inanarak bu günlere gelmiş. Karşılıklı konuşurken, bana her şeyi açıklığıyla anlatacağını söyledi. Rahmetli Başbuğdan bu güne her şeyi konuştuk. Ben sordum, Sayın Yılmaz cevap verdi.


                                
Sayın Başkan, sizi Antalya ve Türkiye geçmişinizle çok iyi tanıyor, aldığınız kararları destekleyen kişiler ve sizi takdirle karşılayan bir MHP Genel Merkezi var, yıllar sonra çektiğiniz acılara karşılık, ilçe başkanlığıyla ödüllendirildiniz. Böyle bir kararı bekliyor muydunuz, siyasi anlamda geçmişle bugün arasında ne gibi fark var?
 
Genel Merkez böyle lüzum görmüş, takdir etmiş. Söylenecek bir şey yok. Bu görev benim için Onur’dur. Kendilerine teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Geçmişle bugün arasında o kadar çok fark var ki, geçmişte siyasette bir seviye vardı, yiğitlik,  mertlik vardı, düşmanımıza bile yiğittik düşmanımızda bize karşı yiğitti, şimdi düşman kabul edilen hangi kurum kuruluş varsa hepsi namert olmuş, hepsi sinsi, hepsi vatan haini olmuş, bu siyaset filan değil, yani normalde normal siyasi mekanizmalarda değerlendirirsek burada bile hayat kopuyor, her yerde parti ismi vermeyeceğim ama şöyle ulusal siyasetimize baktığımızda arkadaş diyenler var birilerine. Birilerine 1 milyon -5 milyon mağdur edebiyatı yapanlar belediyelerde var bunlar yel değirmenine su taşımaktır. Maalesef şimdilerde siyasette seviye yok, edep hiç yok ve en kötüsü yani iki partinin dışında ülke ve millet için hedef gösteren parti yok, yani bu ülkeye millete hedef belirten parti yok.
 
-Siz farklılığı bu şekilde mi görüyorsunuz?
 
Evet efendim, bunlar görülmezse, bunlar bu merkezi, siyaset organizasyonları bu ülkeye hedef göstermiyorsa bu zilliyettir, şu anda bunu en iyi yapan Milliyetçi Hareket Partisidir ve Devlet Bahçeli’dir, bu ülkenin birliği beraberliği ve bütünlüğü tam bağımsızlığı için en fazla yapılması gerekeni yapanda Devlet beydir, sokağa çıktığınız zaman Devlet beyi takdir edenleri görebilmek çok mümkün. Ben dava adamıyım, inanmadığım dava ve kişilerin ardından gitmem.


 
 
-Partilerin son 10 sene içinde bir değişme uğradığı görülüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
 
Doğrudur. Erozyonlar partide olmuştur. Şimdi muhalefetteki partilerde olduğu gibi hiç söylenmiyor, iktidar partisinde de erozyonlar olmuştur. Efendim görsel fetö cular ülkenin bütün kurumlarına sızdı, bir tek AK Parti’ye mi sızmadı, Böyle bir mantık olur mu.?, Ortada bir erozyon var ama erozyon daha feryada dönüşmedi henüz. Gelecekte neler olacağını hep birlikte göreceğiz, o zaman büyük fırtınalar kopacak. Ben bundan 4 – 5 ay kadar önce yaptığım bir açıklamada, olabileceklerden bahsettiğim zaman, herkes gülmüştü bana. Şimdi yüzüme bakamıyorlar.
 
-Partide Alparslan Türkeş ruhu zayıfladı mı?
 
Yo hayır asla MHP bir kurumdur. Kuruluşundan bugüne ülküleri ve ilkeleri belirlenmiştir, şu ana kadarda hiçbir değişiklik yoktur ülkü ve ilkelerimiz aynı yerde duruyor, sadece bir başkan değişikliği olmuştur dün Alparslan Bey neyse bugünkü Bahçeli beyde odur bizim ne ilkelerde nede ülkülerde değişiklik oldu ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin iç siyasetteki dalgalanmalar, dış siyasetin ülkemizdeki dalgalanmaları bizi zaman zaman tökezletmiştir. Her partide olduğu gibi bizde zaman zaman sıkıntılar yaşamışızdır. Ama ilke ve ülkülerimizden asla taviz vermedik yine devam ediyoruz.


 
-Sayın Başkan, siz bu davaya ömrünüzü verdiniz, idamlarla yargılandınız, yıprandınız,  ölümden döndünüz, o zamanlar neler düşündünüz?
 
Bunu izah etmesi biraz uzun sürer ama bunu şöyle kısaca 12 Eylül 1980 den önce, 15 Temmuza baktığımızda bütün kamuoyunun ortak kararı bir işgale kalkındı bana göre kapalı bir işgaldi bu işgale direnenlerin bazıları şehit oldu, gazilerimiz var. Direndik en önde ülkücüler vardı hiç kimse inkâr edemez, ya Allah Bismillah Allahuekber tekbirleriyle ilk biz direndik. İlk açıklamayı Devlet Bahçeli yaptı, Halkın büyük bir çoğunluğunun söylemi, işgal olmadığı anlamındaydı. Şehit ve gazi olanlara devlet tazminatlar verdi, ziyaretlerde bulundu onere edildi, çokta doğru yaptı, daha fazlasını da yapabilseydi keşke devlet. Şimdi, 1980 öncesine dönelim 1968’de başlayan 80 kadar uzayan ülkemizin yaşadıkları özellikle 76-80 arası Türkiye açık şekilde kapalıda değil, açık şekilde işgali de söz konusuydu, bu işgal devrim bayraklarıyla internosyonel marşlarla devrim mahkemeleriyle kurtarılmış mahalleleriyle o güne değinildiğinde o işgale kimler direndi. 15 Temmuzdaki işgal ve direniş 24 saatti 76-80 yılında işgal 4 sene sürdü bu ülkede. O zaman Sovyet emperyalizminin ülkemizde açıkça işgale kalkışması ne çabuk unutuldu. Sıcak çatışmalar 4 sene sürmüş o zaman ülkenin işgaline direnenler kimdi hatırlayanınız var mı..? Evet, bir tek ülkücüler vardı sokaklarda ülkesi için direnen ülkücülerdi. O zaman, ülkem için mücadele verirken çok Sayın beyefendiler bana idam cezası verdi,  sizin sorunuza dönüyorum biraz geç veriyorum ama o zaman o işgale direnenlerden biriydim benim gibi binlerce ülküdaşımız direndi, sonuçta Kenen Evren denen bir geri zekâlı aptal geldi, Evren’in ihtilal yapmasının sebebini tarih yazmayacak ama ben buradan söyleyeyim. Yunanista’nın natoya dönüşünü veto eden Türkiye, sivil iktidarlarını diz çöktüremeyen emperyal güçler rahatsız oldu ve Kenan Evren geldi, iki gün sonra veto iptal edildi. O gün kü, aynı oyun 15 Temmuz da da oynandı, bu gün 15 Temmuzu doğru okuyorsak, o günüde doğru okumalıyız. Devlet 12 Eylül deki ülkücülerin hakkını teslim etsin o günde şehitler verildi, o zamanda gazimiz vardı. Devlet bana idam cezası verdi, devletime küsmem, ben karışımsız saf Türk milliyetçisi ve ülkücüsüyüm devletime asla küsemem bana idam cezası verilmiş bile olsa bugün ve yarın da, geçmişteki aynı ruhla mücadeleme devam edeceğim.
 
-MHP’nin gelecekteki yeri nasıl olmalıdır, bugün MHP genel merkezin duruşu nasıl?
 
MHP’ nin duruşu şu anda ülkesi milleti için birliği ve beraberliğinin ötesinde hiçbir şey düşünmeyen Milliyetçi Hareket Partisi bu ülkenin teminatıdır, MHP iktidar olarak gelecektir. Bu milleti Alparslan Türkeş’in dediği gibi, çağın üzerinden zıplatarak çağdaş medeni ülkeler seviyesine getirecektir.
 
-Rahmetli Başbuğ ile Devlet Bahçeli’nin ilkelere bakış açısında farklılık var mı, varsa bunları nasıl sıralarsınız?
 
Anormal bir farklılık yoktur, sadece nüans farklılıkları olabilir. Atatürk’ten örnek vereceğim. Atatürk sol emperyalist olarak değerlendirilir ama bu yanlıştır. Atatürk saf Türk milletçisidir. Türk devletini kurarken ideoloji filan konuşturmamıştır. Atatürk gerçek bir devlet adamıdır. Öğünün şartlarında bu ülkenin kurulumu için ne gerekiyorsa onu yapmıştır. Bir ideoloji filan düşünmemiştir. Kemalizim falan uydurmadır Atatürk Türk milliyetçisidir Atatürk pratmatik bir liderdi, Türkeş’de pratmatik bir liderdir. Halka bunu yansıtmakta bir sıkıntı var maalesef.  Kitlelere ulaşmak basın yayın ve görselle olur, biz görselde yokuz. Kitap değil de, görsel roman değil de, kısa film şiir değil de, reklam filmleri gibi görseller daha çok etkiliyor.
Bu konularda eksiğiz inşallah iler ki zamanlarda bu konulara genel merkezimiz bir tedbir alır, görselde olamazsak vatandaşla direk temas sağlamakta bir sıkıntı yaşayabiliriz ama bunu çözeceğimize inanıyorum. 1980 den önce siyaset vardı, siyasete kapitalizmde girdi ve bu günkü durum yaşanmaya başlanıldı. Kapitalizmin, ekonomik yaşam sistemi ülkeyi yönetmeye talip olmuştur, dersek, yanılırız, buna kapitaliz değil de, emperyal güçler dersek daha yerinde bir ifade kullanmış oluruz. Emperyal güçlerin kendinden olamayan ülkelere tahkim istekleri olmuştur, biz ülke olarak sağlam olacağız, kendimizi ezdirmeyeceğiz. Ayrıca, eğitim sistemi, sağlık ve diyanet gibi birçok kurumun baştan aşağı değişmesi lazım. Milletimin zihniyetinin değişmesi lazım,  milletimin ezberden çok pratikte güçlenmesi lazım, diyanet memur zihniyeti ile hareket ediyor. Misyoner zihniyetle değil memur gibi davranıyor o yüzden baştan aşağı zihniyeti değişmeli zihniyetde bile reform yapmalıyız. Zihniyetin düzelmemesi fetö gibi grupların türemesine neden oluyor, fetö gibi mehdiyiz diyen sahte şeyhler türüyor. Bu zihniyetten bu şafi mantığından kaynaklanıyor. Mehdi diye bir şey kuranda yok, mealinde yok ne bekliyorsun bunlardan. Sonra böyle fetöcüler çıkıyor ve ülkemiz için tehdit oluyor, bu insanlar ve bu zihniyet halkada çok iyi anlatılması lazım
 
-Milliyetçi hareket partisinin şu anki durumu ve duruşu nedir?
 
Doğru yerde duruyor çok doğru duruyor tamamen doğru. Hatırlarsan 80 öncesinde de Alparslan Türkeş’le o ülkenin sıkışık kaos döneminde de hep doğru yerde durdu ve çözüm oldu. MHP dik duruşu ve kararlılığı, Ülkemize geçmiş de olduğu gibi, şimdi de, çözümdür.
 MHP duruşuyla hep çözüm üretti. Şu anda da durduğumuz yer çok doğru yer, ne gerekiliyorsa o yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir.
Not. Bu röportajdaki her kelime aynen sizlere intikal ettirilmiştir, hiç değişiklik yapılmamıştır.
 
Röportaj: Mesut İNCİ