Bu yıl Antalya'da ilki düzenlenen 'İmmüno-Onkoloji Hedefe Yönelik Kanser Tedavileri Kongresi' kapsamında Hacettepe Üniversitesi Tıbbı Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi ve İmmüno-Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Çelik ile Almanya Marburg Üniversitesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Christian Jackisch, basın toplantısı düzenledi.
EN ÇOK MEME VE AKCİĞER GÖRÜLÜYOR
Toplantıda konuşan Prof. Dr. İsmail Çelik, Kanser Daire Başkanlığı'nca yayınlanan rapora göre Türkiye'de her yıl yaklaşık 98 bin erkek, 63 bin kadının kansere yakalandığını belirterek, "En sık görülen kanserler erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseri. Akciğer kanserinde hastaların yarısı ileri evrede teşhis edilirken, meme kanserinde bu oran sadece yüzde 8'lerde" dedi.
KANSER TÜRLERİ COĞRAFYAYA GÖRE DEĞİŞİYOR
Türkiye'de meme kanserinin Doğu'da az, Batı'da daha fazla görüldüğünü belirten Prof. Dr. Çelik şöyle konuştu:
"Türkiye'de meme kanseri rakamları batılı ülkelerden az değil. Kadınlarda en sık görülen meme kanseri, her 4 kadın kanserinden birisi olmaya ediyor. Türkiye'de kanser türleri ve oranları coğrafi bölgelere göre farklılık gösteriyor. Doğu Anadolu'da yaşayan biriyle İzmir'de yaşayan birinin kanser olma riskleri ve yakalanabilecekleri kanser türleri farklılık gösteriyor."
ERZURUM'DA İPEK YOLU KANSERLERİ VAR
Dünyada mide kanserinin bağırsak kanserinden fazla olduğu tek bölgenin Türkiye'nin doğusu olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Çelik, şöyle devam etti:
"Erzurum'da yaşayan biri çayı sıcak ve çok fazla içiyor, kırmızı et tüketiyor, biraz da yaşlanınca çok da fazla hareket etmiyor, şişmanlıyor. Bir de eğer sigara içiyorsa bunların hepsi mide ve yutak kanseri riskini artırıyor. Bu nedenle mide kanseri ve yutak borusu kanseri 'İpek Yolu kanserleri' olarak da adlandırılıyor."
MEME KANSERİ TÜRKİYE'DE AZALAMAZ
Meme kanserinin Türkiye'de hiç azalmayacak ve gittikçe artacak gibi göründüğünü vurgulayan Prof. Dr. Çelik, "Ama bu kötü ve korkutucu bir haber değil. Artmasında bir mahsur yok. Çünkü buz dağının daha kolay tedavi edilebilir bir kısmının yakalanması bizi korkutmaz. Erken yakalamaktan korkmayız. Meme kanseri Türkiye'de azalamaz, dünyanın hiçbir yerinde azalması beklenmez, zaten tanısal yöntemlerle artar" dedi.
MEME KANSERİ KRONİK HASTALIĞA DÖNÜŞTÜ
Marburg Üniversitesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Direktör Yardımcısı Alman bilim insanı Prof. Dr. Christian Jackisch da, meme kanserinde hedefe yönelik ilaç tedavilerini anlattı. Meme kanserinin kullanılan yüksek teknolojik ürünler sayesinde artık ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp kronik bir hastalığa dönüştüğünü aktaran Prof. Jackisch, "Meme kanseri tedavisinde önceleri klasik kemoterapi ilaçları dışında tedavi seçeneği yoktu, ancak artık günümüzde yeni ve daha etkin kemoterapi ilaçları, hormonal tedavi ilaçları ve hedefe yönelik ilaçlar kullanılmaya başlandı" diye konuştu.
YENİ ALTERNATİFLER ORTAYA ÇIKIYOR
Meme kanserinde her dört hastanın birinde pozitif olan HER2 proteininin bu anlamda çok önemli bir hedef olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Jackisch şunları söyledi:
"Trastuzumab etkin maddeli ürün, HER2 proteini pozitif meme kanserli hastalarda dünyada ruhsatlandırılan ve kullanılan ilk hedefe yönelik ilaçtır. Hem erken hem de ileri evre hastalığı olanlarda kemoterapi veya hormonoterapi ilaçlarıyla birlikte standart tedavi olarak kullanılmaktadır. Aynı grup hastalarda ilaçlardaki gelişmeler rekabetin kızışmasına, daha farklı ve etkinlikte alternatiflerin çıkmasına yol açmaktadır. Trastuzumab dışında, yeni ürünler, FDA ve EMA onay süreçlerine girmekte ve birçok ülkede kullanılmaya başlamaktadır."
Prof. Dr. Jackisch, ilerleyen dönemlerde meme kanserinin cerrahi müdahale olmadan ilaç tedavileri ile yok edilebileceğini sözlerine ekledi.